Antalya’da şehir içi toplu ulaşımda yaşanan sorunları minimize etmek amacıyla yeni bir düzenleme yapıldı malumunuz. Büyükşehir Belediyesi, hem kent trafiğinde ulaşım araçlarının sayısını azaltmak, hem de çağdaş bir ulaşım hizmeti için eski adıyla minibüsçülerin kullandığı 7 metrelik araçları 12 metrelik otobüslere çevirme kararı aldı. Hakkaniyete uyulması için de iki minibüsçünün birleşip bir otobüs alması istendi. Bu noktada ciddi sıkıntılar yaşandı. Minibüsçülerin önemli bir bölümü ilk etapta bu karara karşı çıktı, direndi. Büyükşehir Belediyesi de kararında geri adım atmayınca şimdilerde sular duruldu. Öğrendiğimiz kadarıyla çok az bir bölüm hariç büyük kısmı birleşip 12 metrelik otobüs alma kararına imza attı.

Uygulamayı başından beri destekleyenlerdenim.

Ulaşımda bu araçları kullanan bir vatandaş olarak halkın ekseriyetinin de benimle aynı görüşte olduğunu düşünüyorum.

Konserve kutusu gibi araçlarda tıka basa seyahat etmekten, kimi sürücülerin hoyrat tavırlarından, duraklardaki yolcu kapma yarışlarından gerçekten de gına gelmişti. Antalya gibi turistik özellikleriyle öne çıkan bir dünya kentine yakışmayan bu ulaşım tablosunun kısa bir süre sonra tamamıyla ortadan kalkacak olması gerçekten de çok sevindirici.

Şimdi birileri, “İyi de minibüsçü esnafı bu yeni külfeti nasıl karşılayacak” diyebilir. Bu şekilde düşünenlere tek söyleyeceğim, geçmişte yaşananları hatırlamaları olacak. Yazılarımızı takip edenler bilir, geçmişte bu camiayı en çok destekleyen gazetecilerden biriydim. Yıllarca hep onların penceresinden bakmaya çalıştım. Ancak onlar yapılan hiçbir uyarıya kulak vermediler. Sürekli bindikleri dalı kesmeyi tercih ettiler. ‘Vatandaşa hor davranmayın, yolcu yarışı yaparak trafiği altüst etmeyin, araçlar sizin olsa da yaptığınız kamu hizmetidir’ desek de bizleri dinlemediler. Dahası kimseyi dinlemediler…

Dolayısıyla şimdi kimse kusura bakmayacak. Akılsız başın cezasını ayaklar çeker derler. Nitekim gelinen nokta da budur…

Öte yandan, yeni sistem henüz tam olarak uygulanamadığı için haliyle bir takım sıkıntılar yine yaşanıyor. Örneğin, kimi güzergahlarda durak arası mesafeler inanılmaz farklılıklar gösteriyor. Mesela Yüzüncü Yıl’da iki durak arasındaki mesafe sözgelimi 400 metre ise, Fatih Caddesi’nde 800-900 metreden aşağı değil.  Oysa otobüs duraklarına tüm istikametlerden gelen yolcuların, emniyetli olarak doğrudan erişimini sağlamak, araç bekleme sürelerini minimize etmek, rahat, güvenli ve trafiği aksatmayacak bekleme alanları oluşturmak, engelliler için duraklarda, otobüs iniş-binişlerinde engellerin ortadan kaldırılması, durakların tanımlanması kolay algılanacak tarzda yapılması son derece önemli.

Yeni uygulama kapsamında durak dışı yolcu alma-indirme konusunda geçmişe oranla çok daha titiz davranıldığı için de bu durum araç sürücüleriyle vatandaşı sürekli karşı karşıya getiriyor. Geçmişte istediği yerde yolcu alıp indiren araçlar şimdi durak dışında durmayınca vatandaş köpürüyor. Durduğunda ise sürücüye ciddi para cezaları kesiliyor. Aslında yeni uygulama doğru ancak yukarıda da vurguladığım gibi durak arası mesafelerde bir standart olmaması ve vatandaşın olumsuz alışkanlığı meseleyi sorun haline getiriyor.

Tabi bizde artık bir gelenektir, göç yolda düzelir. Bu sıkıntılar da tüm araçların istenilen standartlara getirilmesi ve yeni düzenlemenin tam anlamıyla uygulamaya geçmesiyle ortadan kalkacaktır. Temennimiz bu sürecin uzamaması.