Önümüzdeki Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde sonucu etkileyecek en önemli faktörün ittifaklar olduğu gerçeğini artık herkes kabul ediyor…

Ve bu nedenledir ki, seçimin en güçlü iki yarışanı AK Parti ve CHP, ittifaklar konusunda olabildiğince hassas davranıyor. Seçmenin karşısında iki alternatif var; Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı.  Cumhur İttifakı büyük ölçüde tamamlandı denebilir. AK Parti ile MHP liderleri ittifakın ana hatlarında mutabakata varmış görünüyor. Detaylar ise henüz masada. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP'yle ittifak konusunda yaptığı, “Karşılıklı jestlerimiz olacak” şeklindeki açıklama, detaylarda da bir sıkıntı yaşanmayacağını gösteriyor…

Diğer taraftan, Millet İttifakı için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. CHP-İYİ Parti arasında yürütülen ittifak çalışmalarının zaman zaman tıkandığını görüyoruz. İki parti büyükşehirler konusunda anlaşmış gibi görünse de, ilçe paylaşımları konusunda belirsizlik hala sürüyor. Cumhur İttifakı’nda dillendirilen ‘karşılıklı fedakarlık’ meselesi Millet İttifakı’nda henüz ortaya konulmuş değil. Antalya özelinden meseleye bakacak olursak, mesela Antalya’da Büyükşehir ve 9 ilçe CHP’ye bırakıldı. Diğer 10 ilçenin akibeti ise henüz belli değil. Geriye bırakılan ilçelere bakıldığında bunlardan hiçbirinde CHP’nin ağırlığı yok. Yani kalan 10 ilçenin tamamı İYİ Parti’ye verilmiş olsa bile ortada bir fedakarlıktan söz etmek mümkün değil. CHP’nin marancı keseri gibi hep kendinden yana yonttuğu bu anlaşmanın İYİ Parti tabanını ne derece tatmin edeceği muamma. Öte yandan bu ittifakın bir başka handikabı ise oluşuma dışarıdan desteği beklenen HDP ile İYİ Parti arasındaki kan uyuşmazlığı. MHP’den kopan ülkücü kökenli bir tabana sahip İYİ Parti’nin, bölücü örgütle özdeşleştirdiği HDP ile aynı paralelde hareket etmesi pek mümkün görünmüyor. Keza HDP tabanının da ülkücü kökenlilerden ötürü İYİ Parti’ye sıcak bakmadığı biliniyor. Nitekim kulislerde de bu durum sıkça dillendiriliyor.

Yerel seçimin kaderini belirleyecek diğer bir etken de hiç şüphe yok ki, adayların niteliği…

Tanınırlıkları ve eğer mevcut başkanlar ise bugüne kadar sergiledikleri performansları onları adaylık noktasında birkaç adım öne çıkarıyor. Bu kapsamda yine Antalya’yı ele alırsak, AK Parti’nin Büyükşehir adayı Menderes Türel. CHP’nin adayı da Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek.

İki aday da uzun yıllardır belediye başkanlığı yapan isimler ancak Menderes Türel Büyükşehir’de iki dönemdir başkan ve her iki döneminde de hizmet-yatırım anlamında önemli işler ortaya koydu. Bilhassa son 5 yılda gerek merkezi hükümet vasıtasıyla, gerek belediyenin kendi imkanlarıyla yapılan 11 milyar TL’yi aşmış yatırımlar Türel’i bir hayli öne çıkarıyor. Bu köşeden defalarca dile getirdim; Vatandaş artık ‘hayal satanlara’ değil gözüyle gördüğü, eliyle tuttuğu somut şeylere itibar ediyor. İlk başkanlığı döneminde bir hizmet atağı başlatan, 5 yıllık kesintinin ardından geldiği ikinci döneminde de hizmet atağını artırarak devam ettiren Türel’in bir diğer avantajı da özellikle ikinci döneminde hız verdiği sosyal belediyecilikle toplumsal kesimlere birebir temas etmiş olması.

CHP adayı Muhittin Böcek de tanınırlığı olan bir isim. Fakat Konyaaltı gibi küçük bir lokasyonda görev yapmış olması nedeniyle il genelinde Türel kadar tanınır olduğu söylenemez. Hizmet ve yatırım anlamında da yaptıkları Konyaaltı ile sınırlı kaldığı için geniş kesimlere ulaştığını söylemek doğru olmaz.

Bu tablo eşliğinde cevabını herkesin merak ettiği şu soruyu sorabiliriz; yerel seçimlerde Antalya bu iki adaydan hangisini tercih edecek? Beş yıllık kesintinin ardından Menderes Türel’le yeniden başlayan hizmet atağının devam etmesini mi isteyecek yoksa yeni bir isimle yeni bir maceraya mı atılacak bunu ancak sandıklar açıldığında öğreneceğiz.