Her insanın kişisel olarak öncelikleri vardır. Bu doğal bir durumdur. Bazı istekleri doğal fıtratın gereğidir. Bazılarını ihtiyaçlar, bazılarını da çevre belirler.
Genel olarak şu an için isteklerimizi en fazla etkileyen faktörler, zamanın içinde sosyolojik olarak yayılan düşünce ve davranışlar olduğunu görüyoruz.
İnternet ve sosyal medya devrimlerinden önce önceliklerimizi daha çok din, kültür ve mahalle baskısı dediğimiz el alem belirlerdi.
Şimdi durum tamamen değişti. Yüzyılların davranış modelleri artık toplum nezdinde kendisine karşılık bulamıyor ve bulamayacak da.
Peki ne yapacağız şimdi?
Meşhur bir söz var ya ‘’Çarşı karıştı’’ diye. Çarşı resmen karıştı. Herkesin öncelikler listesi işlevselliğini kaybetti.
Bütün zihinsel ve fikirsel çalışmalarımızı bu duruma göre yeniden yapmak zorundayız.
Acizane bu konuda şöyle bir çalışma yapmayı öneriyorum.
İlk başlayacağımız çalışma başlığı olarak hayatımızda bizi mutsuz eden, rahatsız eden etkenleri hayatımızdan çıkaralım veya aramıza mesafe koyalım.
Bu etkenler bazılarımızda çevremizdeki insanlar olarak görülürken bazılarımızda alışkanlarımız olarak hayatımızda yer alıyor.
Her olumsuzlukla mücadelenin iki metodu vardır ya sineklerle mücadele ya da bataklığı kurutma gibi. Birisi sebep, diğeri de sonuç olarak bilinir.
Genelde insanların çoğunluğu sineklerle mücadeleyi seçerler. Çünkü kolaylarına gelir ama kalıcı bir sonuç vermez. Bataklığı kurutma çalışması zordur, uzun sürer ama kalıcıdır. Sinekler uzun süre bir daha o bölgeye gelmezler. Çünkü barınma, üreme ve beslenme kaynakları yok olmuştur.
Bizi huzursuz eden, hayatımıza zarar veren, toplumun dengesini bozan her bir kötülük bu şekilde sebepleri ortadan kaldırılarak mücadele edilirse sonuç her zaman olumlu olacaktır.
Bir başka örneklemeyle konuyu biraz daha anlaşılabilir hale getireyim.
Mesela yanlış din algısı da beklenildiği gibi bireysel ve toplumsal huzur üretemez. İnsan merkezli ve ahlakilik ilkesi çerçevesinde algılanan ve uygulanan din anlayışı bireysel ve toplumsal huzur üreten bir kaynak olur.
Genel ahlak ilkeleri ile ilgili ayetleri ve onları tefsir eden Peygamber hadislerini iyi okuyan, anlayan ve hayatına uygulayan bir Müslüman toplum için din bir güven ve huzur kaynağıdır.
Bu Müslüman bütün problemlere sebeplerden yola çıkarak çözüm bulur. Çünkü o bilir ki temiz olan suya pis ya da zararlı bir madde karışmıştır. O karışım engellendiğinde su tekrar temiz olmuş olur. Tersi olduğunda ırmağa arıtma tesisi kurarak çok, pahalı ve zor bir işlem sürekli yapılmak zorunda kalınır.
Konumuzun başlığına tekrar dönecek olursak önceliklerimiz ve tercihlerimiz bizim hayatımızın akışını ve o süreçteki mutluluk seviyemizi belirleyecektir. Bu sebeple hayatımızın önceliklerini şu ilkeler çerçevesinde belirleyelim.
-Doğru ve ahlak zemininde bir din algısı,
-Aynı zeminde bir çalışma hayatı,
-Bu ilkelerle kurulan bir aile hayatı
… ve sonunda aynı disiplinleri uygulayan bir sosyal hayatta insan sadece huzur bulur, huzur verir ve mutlu yaşar. Yüzü güler ve yüzleri güldürür. Hayatı daha çok lezzet alarak yaşar.
Hayat yeteri kadardır. Bazen uzun gelir insana bazen kısa. Her hâlükârda yaşıyoruz ömrümüz kadar. Gelin yanlışlarda her ne sebeple olursa olsun ısrar etmeyelim.
Sonucu bizi mutlu eden yöntemlerle problemlerimizin çözümüne bakalım. Bu çözümler ilk etapta bize çok ters gelse bile.