Her geçen maçta puan kayıplarının faturası takımın değişik unsurlarına kesilir. Kimi zaman kaleci, oyuncu, teknik direktör, yönetim olarak silsile devam ederken kimi zaman da hakem maçın sonucunu etkilemiştir. Bu kez değişiklik olsun futbolu konuşmak yerine; boş tribünleri konuşalım. Hiçbir futbolseverin kentinin takımını desteklemek için olağanüstü çaba sarf ettiğini sanmıyorum. Taraftar grupları haricinde Antalyaspor için bu sene ne yaptınız?
Sadece kombine almanın takıma destek olunacağı anlamını çıkarıyorsanız yanılıyorsunuz. Biliyorum ki Sivas maçında Ceysu tribününde bazı futbolseverler cezalı olduğundan yerini alamadı. Ama kombine sahiplerinin biletleri yüklenmesine rağmen gölgeye sığınmış birkaç taraftardan başka kimsecikler yoktu. Rakip seçen takımı eleştirmek bir yana, maç seçen, stadyum seçen ve hatta saat-gün seçen taraftar haline dönüştük. Bu rahat veya pespaye durum nedir? Nasıl bu noktalara sürüklendik bir Antalyasporlu olarak üzülmemek elde değil.
Tarihin en iyi oyuncusu getirilmiş ve bu oyuncu sayesinde yine en iyi başlangıcı yapmışsın ancak bundan keyif alacak bir taraftar tribünde yok. Mesele dış etkenlerin futbola etkisi değil bence insanların rahata alışması ile alakalı.
Zaman yönetimi konusunda birçok bahane sunan insanların gün geçtikçe artıyor. Sevdiği takıma haftada birkaç saat ayıramayanlar Antalyaspor ile şekilci taraftarlık yapıyor. Sadece İstanbul takımlarını izlemek için Antalyasporlu olunduğunu düşünenlerin durumu daha vahim.
Antalyaspor Arena açılana kadar bu takım belki bugün zirvede olacaktı ama arkasında sezon başındaki şaşalı günlerden eser kalmadı. Geçtim Antalyaspor’u sadece Eto’o bile izlenmek için değer stadyumda yer almak.
Gün geç olmadan herkesin eşi dostu bir an önce Antalyaspor Passolig sahibi yaparak, maça getirmesi takıma değer katacak. Lafa gelince değil tribünde Antalyasporlu olmak gerekir.
Sporla kalın.