Birçoğumuz televizyona aşırı vakit ayırdığımız hâlde, bağımlı olduğumuzu kabul edemeyiz. Bunu bir hastalık olarak başka insanların sorunu olarak düşünürüz. Eğer eve gelir gelmez ilk işiniz televizyonu açmak oluyorsa, televizyonun karşısındaki koltuğu eskitecek kadar çok kullanıyorsanız, televizyon seyrederken araya giren birilerine sinirleniyorsanız, daha iyi ve büyük ekranlı bir televizyon evinizde huzur demekse, yemek yerken televizyon seyrediyorsanız, arkadaşlarınıza sürekli televizyon programlarından bahsediyorsanız, televizyon programını kaçırmamak için arkadaşlarınızla buluşmayı veya ailecek yapılacak işleri erteliyorsanız, pek çok programın kanalını ve başlama saatini ezbere biliyorsanız, televizyon bağımlısı olmuş veya olmaktasınız demektir.
Televizyonun insanlar üzerinde ne kadar etkili bir kitle iletişim aracı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir haberi ânında alabilmek, belgesel gibi programlardan bilgi edinebilmek, sinema kültürünü yaygınlaştırmak, bir ürünü veya gelişmeyi topluma tanıtabilmek gibi hayatımıza olumlu etkileri olan televizyon, ne yazık ki kullanım amacını ve dozunu aşması sonucunda psikolog ve psikiyatrların üzerinde ciddiyetle kafa yordukları bir hastalık hâline geldi. Çizgi film karşısında donuk ve anlamsız bakışlarla saatler geçiren bebekler, okuldan gelir gelmez televizyonun karşısına geçen çocuklar, yanlış karakterleri rol model alarak sokaklarda şiddet uygulayan gençler veya televizyon karşısında uyumayı alışkanlık hâline getiren yetişkinler, hep bu hastalığın pençesinde olduklarından bihaber yaşıyorlar.
Televizyona bu kadar bağımlı hâle geldiğimiz için, televizyon toplumumuz üzerinde bazı kötü emelleri olan siyasetçilerin, misyonerlerin veya algılarımızı yönetmek isteyen kimi kişilerin aracı hâline gelmiştir. Para kazanma hırsıyla hareket eden bazı kanal sahiplerinin reklamlarla sağlığa zararlı ürünleri tanıtmaları veya insanları kötü davranışlara yönlendirmeleri aşikârdır. Radyo Televizyon Üst Kurulunun kontrol mekanizmasını aşarak kişileri pornografik görüntülerle ahlâksızlaştıran veya terör destekçisi hâline getiren kanallar da haberlere konu olmaktadır.
Türk milletinin kültürel, ahlâki yapısını bozmak isteyen dizi ve filmleri allayıp pullayarak kanallarda yayınlatan insanlar, milli benliğimizi ayakta tutan bağları yıkmaya çalışmaktadırlar. İnsanımızı uyuşturucu, yalan, zina, şiddet ve devlete zarar vermeye yönlendiren/özendiren birçok programda, aynı zamanda Hristiyanlık, Yahudilik propagandası veya bir ırka sempati/düşmanlık uyandırma da amaçlanmaktadır.
Gün içerisinde televizyonla harcadığınız zamanı, aileniz ve sosyal çevrenizle olan ilişkilerinize ayırdığınızda mutlu olacak ve asosyal bir insan olmaktan çıkıp daha zinde, yararlı işlere zaman ayıran bir kişi olacaksınız. Beyninizi uyuşturarak size hükmetmeye, düşüncelerinizi yönlendirmeye çalışan insanların malzemesi olmayacak; hayattaki en büyük servetiniz olan zamanı daha anlamlı hâle getireceksiniz. Sevgilerimle.