İnsanoğlu memnuniyetsiz bir varlıktır. O hep bir şeylere sahip olmak, onu elde etmek için mücadele verir. Elindekileri yeterli bulmaz. Erişmek için çırpındığı, kendini paraladığı şeylere erişince de o heyecan, o hırs, o arzu sönüverir.
Bu hâle benzer başka bir durum da zamandan şikâyettir. Geçmişe özlem ve zamandan şikâyet tarihin ilk metinlerinden itibaren görülen bir durum. Geçip geride kalanlara şahitlik edenler azalınca insan geçmişi istediği gibi tasarlar. Oysa şimdiki zaman görünen ve yaşanandır, bunu istediği gibi değiştirme, tasarlama imkânı yoktur. Bu hastalık nesilden nesile aktarılarak devam eder. Eğer hayata bu pencereden bakarsak geçmiş muhteşem, şimdiki zaman ise felaketler yumağıdır. İşin en garip tarafı da burası. Bugünü beğenmeyenler, geçmişteki kendi zamanına güzellemeler yapanlar ile bugünü yaşayanlar, bir nesil sonra beğenilmeyen bugüne güzellemeler yapacaklar aynı tür: İnsanoğlu. Biz garip varlıklarız vesselam.
Nerde o eski Ramazanlar, nerde o eski bayramlar diye hayıflananlar, geçmişin güzelliğinden dem vuranlar bugün yaşadığımız Kurban Bayramı’nı da beğenmeyecekler doğal olarak. Ama zamana hükmetmenin mümkün olmadığını anladıkları gün bunun zamanın ruhu olduğunu da idrak edecekler. Aslında biz bir trendeyiz, oturduğumuz yerden dışarıya bakıyoruz ve zaman pencereden akıp gidiyor. Biz aynı gözlerle bakan kişileriz oysa, pencereden akıp geçen ağaçlar, çimenler, dağlar, evler aynı ağaç, aynı çimen, aynı dağ, aynı ev değil. Onlar zamanın fırçası ile çoktan biçim, form değiştirdi. Çoğu silik, çoğu karartı, çoğu başka bir şekle büründü. Hayata bu gözle bakmaya başladığımdan beri ne geçmişte kalanlara güzelleme yapıyorum ne de bugünün getirdiklerinden şikâyet ediyorum. Çocukluğumun bayramları geride kaldı, geleceğin bayramlarının nasıl olacağını bilmiyorum. Ama bugünün bayramını yaşıyorum. Onun için bayramlarımız bayram olsun diye temennide bulunuyorum. Bayramı bayram yapan bizleriz, bizim düşüncelerimiz, bizim bakış açımız…
Abdurrahim Karakoç’un “Bayramlar Bayram Ola” adlı seri altı şiiri var. Bunlardan ikincisini sizlerle paylaşmak isterim. İllaki ben geçmiş bayramları özlüyorum diyenler varsa onlar kendilerinden çok şey bulacaklar bu şiirde. Geleceğin bayramlarına adanmış bir şiir bilmiyorum. Bulursam onu da paylaşırım sizlerle.
Bayramlarımız bayram olsun!
Bayramlar Bayram Ola-II
Ana, bu bayram mı? Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?
Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?
Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?
Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?
Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?
Bayram af günüdür, barış günüdür
Bayramlar rahmete giriş günüdür
Bayram, Hak menzile varış günüdür
Gönlümü verdiğim bayramlar hani?
Abdurrahim Karakoç