Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin iki önemli kaynağı Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim’dir. İlk cumhuriyet nesli bu iki büyük şairin açtığı yoldan yürümüş ve kendi yetenekleri ölçüsünde edebiyat tarihinde yerlerini almışlardır.
Ahmet Haşim, “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı poetik yazısında (daha önce “Şiirde Mana ve Vuzuh” adı ile yayımlanmıştır) ortaya koyduğu fikirlerle Sembolisttir ama kendi şiirinde daha çok Empresyonist bir tavır içerisindedir. “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar”da ileri sürülen poetik fikirler “Garip Önsözü”nün alt metnini oluşturur. Orhan Veli, “Garip Önsözü”nde resmen “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar”ı paragraf paragraf takip etmiş ve ona bir nevi reddiye olacak yeni bir poetik metin oluşturmuştur. Bu reddiye sadece poetik metin düzeyinde kalmamış şiirlerinde de Ahmet Haşim’in şiirine göndermelerde bulunmuş, onun şiirini değersizleştirmeye çalışmıştır. Orhan Veli, Ahmet Haşim’in “Bir Günün Sonunda Arzu” şiirindeki “Akşam, yine akşam, yine akşam/ Göllerde bu dem bir kamış olsam” mısralarıya “Eskiler Alıyorum” şiirinde “Bir de rakı şişesinde balık olsam” mısrasıyla dalga geçer. “Eskiler Alıyorum” şiiri Orhan Veli’nin hem sembolist şiir anlayışıyla hem de Ahmet Haşim ile dalga geçtiği bir şiirdir. Elbette devrimler her zaman kanla gerçekleşmez. Bazen Orhan Veli’nin yaptığı gibi değersizleştirerek, hafife alarak, gülünç hale getirerek de gerçekleştirilir. Orhan Veli ve arkadaşları Türk şiirinin mecraını değiştirmiş, Türkçe’nin imkânlarını zorlayarak yeni bir şiir ve şiir dili ortaya koymuşlardır. Bugün bu sadelikteher türlü duygu ve düşüncemizi Türkçe şiirleştirebiliyorsak Orhan Veli ve arkadaşlarına çok şey borçluyuz.
Orhan Veli ve arkadaşları kendilerinden önceki şiir anlayışı ve şairleri eleştirip yeni bir şiir anlayışı inşa ederken, geçmişi değersizleştirirken nasıl mizah ve ironiden fazlasıyla istifade etmişlerse kendileri de hemen hemen aynı şeylere maruz kalmıştır. Yaşattığını yaşamak desek yanlış söylemiş olmayız. Ben işin burasında değilim. Orhan Veli ve arkadaşlarının Türk şiirinde gerçekleştirdikleri devrim maalesef zamanında anlaşılamamıştır. Orhan Veli tarzı şiirin herkesçe yazılabilecek bir şiir tarzı olduğu yanılgısına düşülmüştür. Yüzlerce Orhan Veli taklitçisi türemiştir devrinde. Hatta vezin, biçim, ritim, kafiye gibi şiirin temel unsurlarını ve bunların nasıl kullanılacağını bilmeyen, bunları şiiri için kısıtlama olarak gören ve kafiyesiz, vezinsiz şiir yazmanın dayanılmaz hafifliğine kapılan birçok müteşair Orhan Veli’yi taklide yeltenmiş ama aslını yaşatmaktan öteye gidememişlerdir. Orhan Veli, şiire aruz vezni ile başlar, hece vezni ile de şiirler yazar. O eski şiirin terbiyesini almış bir şairdir. Eski şiiri çok iyi bildiği gibi bu şiirin nereden yıkılacağını da iyi biliyordu. Şiiri ayakta tutan, ahengin en önemli araçları olan vezin ve kafiye bağımlılığını ortadan kaldırarak Türk şiirine yeni bir ufuk açmıştır.
Türk şiirinin şairlerini beğenirsiniz, beğenmezsiniz bu sizin bileceğiniz iş ama her bir şairin büyük Türk şiirine ne denli hizmet ettiğini bilmek ve ona göre değer vermek zorunluluğumuz var. Ahmet Haşim de Orhan Veli de Türk şiirinin iki büyük şairi ve Türk şiirine yeni ufuklar açmış önemli kalemleridir.
Türk edebiyatının en büyük şairi İsmet Özel'dir. Tabii anlayabilmesi, kapasite gerektirir.