Oldum olası sevmem yılbaşı yazılarını. Usuldendir denilip yazılan yazıların çoğu yapay gelir bana. Bu yüzden yılbaşına denk getirmem yazılarımı.
Ya bir iki hafta öncesinde veya yılbaşı geçtikten sonra içimi dökerim satırlara.
Bu da öyle bir yazı işte…
Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, hüznüyle, mutluluğuyla koskoca bir yılı daha geride bıraktık. Bir yıl daha gitti yaşamımızdan diyebileceğimiz gibi, yaşamımıza yeni bir yıl daha eklendi de diyebiliriz. Tercih size kalmış…
Geride kalan sadece bir yıl değil elbet. Eğrisi doğrusuyla bir yaşanmışlığı da bıraktık arkamızda. Kimisi mutlu anılarımız olarak hafızalarımızda kalacak ömür boyu, kimini unutmak isteyecek, bir daha yaşanmamasını dileyeceğiz belki…
Kayıplarımızın, kazançlarımızın etkisi bizi ömür boyu etkileyecek. Kimilerimiz yaşanan olumsuzluklardan dersler çıkaracak, geleceğini bu dersler rehberliğinde şekillendirecek. Kimileri ise aynı yanlışları, hataları tekrarlamaya devam edecek ısrarla, durmadan...
Başkasını bilmem ama ben şahsen yeni yılın yeni umutları da beraberinde getirmesini yürekten arzuluyorum. Buna ihtiyacım var, ihtiyacımız var çünkü. Umut fakirin ekmeği demiş atalar, bu yüzden umutların yaşatılması önemli. Bu yüzden yeni umutlara yelken açmalıyız. Geçmişten ders çıkarmalıyız elbet ancak yaşamımızda yenilikleri isterken geçmişe de takılıp kalmamalıyız. Hırslarımızdan, egolarımızdan sıyrılmalı, özeleştiri yapmalıyız. Herkes şapkasını önüne koyacak cesareti ve gücü göstermeli. Çünkü bunu biz kendimiz yapmazsak hayat bir şekilde zaten yapacaktır/yapıyor da…
Geride bıraktığımız yıl içerisindeki yaşanmışlıkları her şeyden önce kendi vicdan kantarımızda tartmalıyız. Yanlışlarımızı başkalarına itiraf edemiyorsak en azından kendimize itiraf edebilmeliyiz. Ki, bu bile çok önemli bir gelişim olacaktır bizim için. Değişmeliyiz çünkü gelişmek için değişim şart. Önemli olan eksikliklerimizin olması değil, eksikliklerimizin farkında olmamız ve bunları tamamlama yolunda gösterdiğimiz çabadır. Ne yazık ki, bir çoğumuz bunu yapamıyor. Hep yaşamdan bir şeyler bekliyoruz. En iyi şeyi hak ettiğimizi düşünüyor ama ‘yaşama biz ne veriyoruz?’ sorusunu sormuyoruz kendimize... ‘Kimse ayranım ekşi demez’ misali başkalarını eleştirirken kendimize toz kondurmuyoruz. Bakın çevrenize muhakkak göreceksiniz, birçok kişi birbirinin eksiğini bulmak için elinden geleni yapıyor. Durmadan, bıkmadan ‘nasıl aşağı çekerim’ diye etrafındakilerin yaşamlarıyla uğraşıyor. Bu öyle bir illet ki, maalesef toplumumuza sirayet etmiş durumda. Erdemli, önemli özellikleri olan bir toplumken bugün tüm değerlerinden uzaklaştırılmış bir insan yığını haline geldik. İşte bu yüzden yeni yılda yeni umutlara yelken açmalıyız. Ve bunu yaparken geride bıraktığımız yılı unutmamalı, geçmişteki hatalarımızdan dersler çıkararak geleceğimize yön vermeliyiz.
Ve artık ‘yaşam bana ne verdi ki?’ yakınmasını bir tarafa bırakıp artık, ‘ben yaşama ne verdim’ sorusunu kendimize sormalıyız…