Sanatkârlar farklı insanlardır. Onları farklı kılan şeyler ortalama insanda olmayan (ya da keşfedilmeyen) özellikleridir. Sinema oyuncusundan müzisyenine, ressamından şairine… Bu insanlara baktığımız zaman hayata farklı pencerelerden baktıklarını hatta bu insanların kendilerine ait bir pencereleri olduğunu görmekte gecikmeyiz. Kimi zaman çok uçlarda kimi zaman da “bizden biri” formunda görürüz onları. Bugün yazımın konusu olan kıymetli sanatkâr, yaşam şekli, tavır ve duruşu ile bizden biri ama söyledikleri ve yaptıkları işlerle çok uçlarda görünen bir isim: Müfit Can Saçıntı. Öncelikle “söyledikleri ve yaptıkları işlerle çok uçlarda görünen” kısmının izah edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Günlük hayatımızın olağan akışı içerisinde kalıplaşmış, alışılmış ve sorgulanması unutulmuş pek çok şey var. Müfit Can Saçıntı, bizi bunlar üzerinde düşünmeye davet ediyor. Adeta beynimizi tokatlıyor. Onun dikkat çektiği ve gündeme getirdiği şeylere bakıldığında gayri ihtiyari “Evet ya adam haklı, neden biz bu saçmalıkları sürdürüyoruz, neden bunları sorgulamak ve üzerinde düşünmek aklımıza gelmedi” diyoruz. Yaşadığımız hayatın normlarına öylesine alışmışız ki bunlar üzerinde düşünmek ve sorgulamada bulunmak aklımıza gelmiyor. Müfit Can Saçıntı o naif üslubu ile bunu dile getirince de bize çok uçuk kaçık geliyor. Malumunuz Mandıra Filozofu ve Mustafa Ali karakterlerinin dilinden ifade edilen “beyin tokatlayan” söylemleri doğru buluyor ama “bunları bu devirde nasıl gerçekleştirebiliriz bunlar çok uçuk kaçık şeyler” diye iç sesimizle boğuyoruz onları. Hayat normları dediğimiz şeyler bu çağda maalesef olmaması gerekenlerin norm haline getirilmiş şeklidir. Olması gerekenler de norm dışı görülmeye başlanmış. İşte bu paradoksal durumu gözler önüne seriyor Müfit Can Saçıntı. Bilmiyorum belki de dünyada bir örneği yoktur Müfit Can Saçıntı’nın yaptığının.
Antalya Kitap Fuarı vesilesiyle tanıştığımız önceki gün de bir başka gösterisini izleme mutluluğuna eriştiğimiz Müfit Can Saçıntı’nın diğer önemli özelliği ise “bizden biri” olmasıdır. O, kelimenin tam anlamı ile halk adamı. İnsanlar ile iletişimi bu denli güçlü ve bu kadar mütevazı bir sanatkâr örneği nadirdir. Müfit Can Saçıntı bunlardan biridir. Yazdığı senaryoların, yönettiği ve çektiği filmlerin halk nezdinde bu denli karşılık bulmasının sırrı burada diye düşünüyorum. Tanrı ona güç ve sıhhat versin de “beynimizi tokatlamaya” devam etsin. Biz de farkında olmadan yaşayıp gittiğimiz şeyler üzerinde onunla düşünmeye, sorgulamaya devam edelim.
Velhasılı kelam Müfit Can Saçıntı güzel bir insan. Güzellikten de güzellik doğuyor. Önceki gün birlikte geçirdiğimiz zamanın her anı ayrı bir güzelliğe, ayrı bir lezzete kapı araladı. Bir sonraki Antalya buluşmasını iple çekeceğim.