Geçmişte televizyon izlemenin gözleri bozduğuna dair bir inanış vardı.
Göz hekimleri ise bunun aksini ifade ederek, televizyonun gözlere zararı olmadığını, televizyonu yakından izleme ihtiyacının aşırı izlemekten değil, görme bozuklukları sebebiyle ortaya çıktığı için aslında televizyonun görme sorunlarının teşhisine destek olduğunu ifade ediyorlar.
Benzer durum sosyal medya için de geçerli. Sosyal medyanın insanlarda zekâ geriliğine ya da davranışsal bozukluklara sebep olabileceğine dair çeşitli söylemler söz konusu.
TikTok’ta milyonlar tarafından izlenen paylaşımlar, Twitter’da yer alan hakaretler dolu yorumlar, Instagram’da şöhretlere yönelik linç kampanyaları, Facebook’da paylaşım rekorları kıran akla ziyan komplo teorileri başta olmak üzere sosyal medyada normal insanlar tarafından yapıldığına inanamayacağımız davranışlar maalesef zihinlerde sosyal medyanın bizleri gerçekten aptallaştırıyor olabileceğine dair bir kanı oluşmasına sebep oluyor.
Araştırmalar ise bu söylemleri ciddi anlamda destekleyici bulgular sunmuyor. Esas itibariyle araştırmalarda elde edilen bulgular tıpkı TV örneğinde olduğu gibi sosyal medyanınkullanıcılarda var olan ruhsal bozuklukların teşhisi açısından önem taşıdığını gösteriyor. Diğer bir ifade ile, bireylerin sorunlu sosyal medya kullanımlarının ardında genellikle ruhsal bozuklukları yatıyor. O yüzden de sosyal medya kullanım verileri pek çok ruhsal ve davranışsal bozukluğun tespiti açısından önem taşıyor.
Sosyal ağlarda aptalca, sorumsuzca, nefret dolu, anlamsız paylaşım ve yorumların ana nedeni sosyal medyanın bireylerin akıl sağlığına zarar vermesi değil, aksine akıl sağlığı yerinde olmayan bireylerin sosyal medyada kimliklerini gizleyerek kendilerini özgürce ifade edebileceklerine olan inanışlarından kaynaklanıyor.
İşte bu sebepten dolayı geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan “Tiktok insanları aptallaştırmadı, sadece aptal olanları gün yüzüne çıkardı.” ifadesi kime aitse bu tespiti yapan kişiyi saygıyla selamlıyorum!