Bilgelik Günlüğü’nde ilginç bir masaldan bahseder Tolstoy. Bir kara tavuk, kendisini ölümden kurtaran çocuğa şükranlarını sunmak için sihirli bir tohum hediye eder. Çocuk sihirli tohumu cebinde taşıdığı sürece bütün sınavlarını başarıyla geçmeye başlar. Sahip olduğu tohuma güvenerek derslerine çalışmayı bırakan çocuk, öğrenmeden derslerinde başarılı olmasına olur, ancak bunun sonucunda çocuğun belleği de çalışmayı bıraktığı için zayıflar…
Esasen teknolojik gelişmeleri de sihirli tohuma benzetmemiz mümkün. Her yeni teknoloji, bir taraftan insanoğlunun hayatını kolaylaştırırken, diğer taraftan da onun bazı yeteneklerinin körelmesine sebep olabiliyor. Avcı toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçiş ile hayatımızın bir parçası olan ‘konfor’, günümüzde pek çok insan açısından hem teknik becerilere, hem de fiziksel becerilere olan ihtiyacın azalması anlamına geliyor. Bu becerileri bir kenara koyarak asıl konumuz olan bilişsel becerilere odaklanırsak, günümüzün kara tavuğunun İnternet ve cep telefonu başta olmak üzere bizlere bilgiye kolaylıkla sahip olma konforunu sunan bilgi ve iletişim teknolojileri olduğunu söyleyebiliriz.
Günümüzde teknolojik gelişmeler sayesinde bilgiyi edinme, saklama ve kullanmamız çok daha kolay hale geldi. Bunun sonucunda da, telefon numarası ezberleme ve zihinden basit matematik işlemleri yapma gibi hafızayı kullanmayı gerektiren becerilerin yanı sıra, kalemle yazı yazma gibi temel becerilerimiz dahi zayıflamaya başladı.
Geçtiğimiz yıllarda, Platon’un bir eserinde alfabenin icadından sonra onun insanların ezberleme başta olmak üzere zihinsel yeteneklerini nasıl körelteceğine yönelik eleştirileri paylaşmıştım. Hatta, bazı düşünürlerin matbaanın icadına yönelik eleştirilerine de değinerek, bilginin yayılmasını kolaylaştıran gelişmelerin kötü bilginin paylaşımını kolaylaştırarak, dezenformasyona hizmet edebileceği endişelerini de farklı zamanlarda paylaşmıştım.
Günümüzde, kötü bilginin yayılmasında en önemli role sahip olan sosyal medya, Tolstoy’un masalındaki sihirli tohum misali, cebimizde dolaştırdığımız cep telefonları vasıtasıyla günün her saatinde bizlere hatalı, yanıltıcı ve hatta spekülatif bilgiler sunmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı köşesinde sosyal medyada paylaşılan yanlışlarla dolu tarihi bir bilgiyi “Bence tarihe meraklı isen saçma sapan sosyal medya postlarından değil, kitaplardan öğren.” sözleriyle eleştirmişti. Maalesef, bahsettiği hatalı bilgiler sosyal ağlarda yıllarca paylaşılmaya devam edecek ama kaleme aldığı köşe yazısına arama motorları ile detaylı arama yapmadığınız sürece erişim imkânınız olmayacak ve kısa bir süre içerisinde siber uzayın karanlığında kaybolup gidecek…