Geçtiğimiz haftanın dikkat çeken haber başlıkları arasında, sosyal medyada nefret suçlarıyla mücadele kapsamında hazırlıklarına başlanılan yasal düzenlemelerde yer alması düşünülen ‘sosyal medya hesaplarının kimlik numaraları ile açılması’ önerisi vardı.
Geçtiğimiz yıl bu konuda yaptığım paylaşımlarda İnternet ortamında görünmezlik zırhının ardına sığınarak gerçekleştirilen her türlü suçun tespiti ve önlenmesi açısından gizlilik ve paylaşım özgürlüğünü tehdit etmeyen ama daha dikkatli davranmaya teşvik eden bir sisteme ihtiyaç duyduğumuzu vurgulamıştım.
Sorunun çözümü açısından önermiş olduğum sistem ise oldukça basit ancak tıpkı caddelerdeki Mobese kameraları gibi etkili olacağına inandığım bir mantığa dayanıyor.
Esasen önerdiğim sistemin temeli, sosyal ağlarda paylaşımlarda bulunmayıp sadece takipleşmek için kullananların herhangi bir kayıt yapmasını gerektirmiyor. Paylaşımlarda bulunanların ise suç teşkil eden davranışlara karşı daha hassas davranmasını sağlamak için şikâyet durumunda kimliğini tespit edebilecek bir sosyal medya kimlik numarası ile sosyal ağlara giriş yapabileceği bir altyapının oluşturulması gerekiyor.
Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, öyle bir sistem kurulması gerekiyor ki, bir kişi İnternet ortamında suç işlemediği sürece arzu ederse gerçek kimliğini sosyal ağlar ve hatta adli makamlardan dahi gizleyebilmeli. Ancak suç işlediği durumda o kişinin kimlik bilgileri teknik takibe gerek kalmadan mahkeme kararı ile kolaylıkla ve hızlıca tespit edilebilmeli.
Bunun gerçekleşebilmesi için ise devlet ile sosyal ağlardan bağımsız olarak faaliyet gösteren özerk bir kuruluş tarafından kullanıcılara kişiye özel ‘sosyal medya kimlik numarası (SMKN)’ tahsis edilebilmeli. Tıpkı 11 haneli kimlik numaraları gibi ilgili kuruluştan temin edilen SMKN ile sosyal ağlarda hesap açan ya da mevcut hesaplarına bu numarayı ekleyen bireyler sosyal ağlarda istediği gibi paylaşımlarda bulunabilmeli.
SMKN ile kayıt olduktan soran sosyal ağlarda arzu ettiği kullanıcı adı ile paylaşımlarda bulunabilen bireyler, suç işlemedikleri sürece gerçek kimliklerini sosyal ağlar ya da kamu kuruluşları ile paylaşmadıkları için güvenlik ve gizlilik endişesine kapılmalarına gerek kalmayacak.
Sadece ilgili kanunlarda suç teşkil ettiği açıkça tanımlanan davranışlarda bulunduğu tespit edilen kullanıcılara yönelik hukuksal bir süreç başladığı durumda mahkeme tarafından kişinin kimliğinin tespiti amacıyla SMKN bilgisi ilgili sosyal ağlardan talep edildikten sonra, bu numarayı tahsis eden özerk kuruluştan kişinin kimlik bilgileri edinilebilecek. Diğer durumlarda hiçbir surette bu kuruluş tarafından kişilere ilişkin kimlik bilgilerinin sızdırılmaması için blok zincir teknolojisinden yararlanılarak kişisel verilerin gizliliği rahatlıkla kontrol altına alınabilir.
Elbette böyle bir sistemin işlemesi için ilgili mevzuatın net bir şekilde oluşturulması ve sosyal ağlar ile iş birliği önem arz ediyor. Bu yüzden de, sosyal ağların ülkede faaliyetlerini sürdürebilmeleri için belirli bir süre zarfından SMKN bilgilerini tanımlamayan kullanıcıların paylaşımlarda bulunmalarını engellemesi ve suç işlediği tespit edilen kullanıcılara ait SMKN bilgilerini yetkili kuruluşlara teslim etmeyi taahhüt etmeleri gerekiyor.
Esasen bu durum ilk etapta kullanıcılar için endişe yaratabilse de, pratikte cep telefonlarımızın IMEI numaralarının ya da SIM kartlarının kimlik bilgilerimiz ile eşleştirilerek sisteme tanımlanmasından bir farkı olmadığını söyleyebiliriz.
Nihayetinde sokaklardaki Mobese kameralarının varlıkları da gözetleniyor olmanın verdiği huzursuzluk ile pek çok bireyi rahatsız etse de, güvenliğimiz açısından bu kameraların öneminin farkındayız ve bir suç işlendiğinde ilk tepkimiz bu kayıtların izlenmesi yönünde oluyor!