Robot denildiğinde genellikle aklımıza gerek bilim kurgu kitapları, gerekse filmlerde sıklıkla gördüğümüz, insana benzeyen, insan gibi düşünüp hareket eden saldırgan makineler gelir. Oysa günümüzde robot kelimesi iki temel grup makine için kullanılıyor. Bunlardan birincisi fabrikalarda üretim hatlarında çalışan robotik kollar iken, diğeri de canlıları taklit edip kısmi olarak hareket ederek bazı görevleri yerine getiren metalik sistemlerden oluşuyor. İkinci gruptaki makineler, yapıları itibarıyla insan veya hayvan şeklinde modellendiği için gelecekte dünyayı ele geçireceğinden endişelendiğimiz robotlar ile benzerlik gösteriyor.
Bu konuda öncülük eden IBM’nin emektar insansı robotu Asimo 2022’de emekli olmuştu. Takip eden dönemde Boston Dynamics tarafından üretilen robot köpekler ve insansı robot Atlas ise her türlü arazide hareket edebilme yetenekleri ile dikkat çekmişti. Davranışsal olarak insanları taklit eden robot Sophie ise insan gibi sohbet edebilmesi dışında çok fazla özelliğe sahip olmasa da halen ilgi çekebilmeyi başarıyor.
Robot teknolojisinde düşünsel ve davranışsal gelişmelerin yanı sıra, görsellik alanında da ciddi çalışmalar geliştiriliyor. Biyohibrit robotlar olarak adlandırılan ve sentetik yapılarıylaTerminatör filmlerinde olduğu gibi insansı bir cildin yanı sıra jest ve mimikleri ile de benzerlikler gösteren robotlar yaratılmaya çalışılıyor.Biyohibrit robot araştırmaları, makine mühendisliği, genetik ve doku mühendisliği gibi alanlarının bir arada çalışmasını gerektirmesi sebebiyle esasen oldukça kapsamlı çalışmalar barındırıyor.
Geçtiğimiz ay akademik bir dergide yayınlanan çalışma ile Japon mühendisler insan derisini taklit eden bir materyal geliştirdiklerini açıkladılar. Gülümseme gibi yüz ifadelerini taklit eden esnek yapıda bir sentetik deri işlevi görecek olan bu materyal ile gelecekte robotların daha insansı görünmelerini sağlayacak dış katmanlar oluşturulabilecek. Canlı cilt hücrelerinden yararlanılarak yapılan araştırmalar sayesinde tıpkı insanlar gibi robotların da cildinde kesikler, yanma izleri ya da yaralanmalar oluşabilecek ve cilt kendi kendisini iyileştirebilecek.
Akıllara Terminatör filmlerindeki robotları getiren bu çalışmaların sebebini ise araştırmacılar “insan benzeri yüzler ve mimikler oluşturmak sureti ile insan-robot etkileşimini iyileştirerek robotları sağlık sektörü başta olmak üzere insanlara bakım ve arkadaşlık edebilecekleri hizmetlerde çalıştırmak” olarak ifade ediyor.
Bu kapsamda biyohibrit robotların daha insansı olabilmeleri açısından diğer bazı önemli araştırma konuları üzerinde de ciddi çalışmalar mevcut.Robotların dokunma ve hissetmeye yönelik algılarının iyileştirilmesi, sözlü olarak verilen talimatları anlayıp yerine getirebilmeleri ve son olarak da her türlü insani hareketi taklit ederken dengelerini koruyabilmeleri konularında oldukça başarılı çalışmalar yürütülüyor.
Hissetme ve algı konusunda henüz yeterli iyileştirme sağlayamayan araştırmacılar, insan sinir sisteminin taklit ederek farklı sertlik derecelerinde hissetme, dokunma ve algılama üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyor. Örneğin, emir ve talimatları yerine getirme konusunda görsel ve mantıksal algılamanın yanı sıra dokunma ve hissetmeye dayalı algılamanın önemine değinen Çinli araştırmacıların geliştirdiği Q1 adlı robot, kendisine verilen talimatlar doğrultusunda farklı özelliklerde sebzeleri doğru bir şekilde seçme görevini başarıyla yerine getirebiliyor.
Denge ve hareket çalışmaları ise aslında robotların ağırlıkları göz önüne alındığında ciddi hesaplamalar gerektiren çalışmalar barındırıyor. Kollarının ağırlığı 15kg’ı bulan Q1 robotu, başarılı bir şekilde ok atarak hedefi vurmayı başarabiliyor. Bu görevi yerine getirebilmesi için ise her iki kolun da aynı anda öne doğru hareket etmesi gerektiği için ağırlık merkezinin dengelenmesi ciddi bir çaba gerektiriyor. O yüzden de oku gerip atarken sabit bir duruşu sağlamak için düzenli olarak kalça ve diz eklemlerindeki 12 farklı motorun yanı sıra kollardaki 14 motor aynı anda kalibre edilerek ağırlık merkezi dengede tutulmak zorunda.
Sadece bir ok atışı için gerekli olan bu kalibrasyonların, robotların her hareketinde hassas bir eylemi mümkün kılmak için mükemmel bir koordinasyon ihtiyacı gerektirdiği düşünüldüğünde yazılımsal ve donanımsal uyumun önemi ortaya çıkıyor.
İnsansı robotlara yatırım konusunaciddi önem veren Çin’de önümüzdeki yıldan itibaren bu robotların kullanımını yaygınlaştırmak amaçlanırken, 2 yıl içinde de insansı robotların teknolojik inovasyon kabiliyetinin önemli ölçüde geliştirilmesi, güvenli ve güvenilir bir endüstriyel tedarik zinciri kurulması ve uluslararası düzeyde rekabetçi bir endüstriyel ekoloji inşa edilmesi hedefleniyor.