Türk Edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Mehmet Akif Ersoy üzerinde gerek yaşarken gerekse ölümünden sonra pek çok farklı değerlendirmeler yapılmış, özellikle ölümünden sonra farklı ideolojik yaklaşımlar içerisinde olanlar kendilerine uygun bir Mehmet Akif Ersoy portresi çizmiştir. Kimilerine göre yobaz, medeniyet düşmanı, kimilerine göre halis inanmış bir Müslüman, kimilerine göre Cumhuriyet düşmanı, kimilerine göre aydınlanmacı bir İslam mütefekkiri… buna benzer farklı değerlendirmeleri uzatmak mümkün. Peki gerçek Mehmet Akif Ersoy kimdir? Bu soruya hakkıyla cevap vermek için bütün ideolojik yaklaşımlardan sıyrılmak ve devrin şartları içinde “insan” olarak Mehmet Akif Ersoy’a bakmak gerekir.
Siz hangi ideolojik yaklaşıma sahip olursanız olun, kafanızda nasıl bir Akif kurgularsanız kurgulayın bütün bunların üzerinde değiştirilemez ve reddedilemez bir gerçek vardır ki, o da Mehmet Akif Ersoy’un İstiklâl Marşımızın şâiri olduğu gerçeğidir. Bütün önyargıları, bütün ideolojik yaklaşımları geçersiz kılan bu gerçek, doğal olarak ona minnet ve saygı duymamızı gerektirir. Çünkü o, dünyada eşi benzerine az rastlanır ve bir milletin var oluş destanını bütün incelikleri ile anlatan bir milli marşı yazan kişidir.
Doğumunun 150. Yılında Mehmet Akif Ersoy belki de doğru anlaşılmayı en fazla hak eden karakterlerden birisi. Meşruti bir sistemden yana olan ve saltanata karşı çıkan (özellikle II. Abdülhamid’in yanlışlarını en cesurca eleştiren), Atatürk’ün milli mücadele davetine hiç tereddüt etmeden katılan, milli mücadelede şehir şehir dolaşarak cami kürsülerinden halkı milli mücadelenin yanında olmaya çağıran ve onları aydınlatan Mehmet Akif Ersoy’u maalesef kendini Atatürkçü olarak görenler yobazlıkla suçlamış, onu tahkir etmiş ve ona düşman olmuşlardır. Diğer taraftan İslâm’ın bidat, hurafe batıl inançlardan arındırılmasını, “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı, Asrın idrakine söyletmeli İslâm’ı” dizelerini söyleyen, akla, bilime sahip çıkan, tembelliğe sevk eden tasavvufu eleştiren Mehmet Akif Ersoy’u da siyasal İslamcılar kendi din anlayışlarına uymadığı için en ağır şekilde eleştirmişlerdir. Kendilerine uygun bir Akif yaratarak onu yıllarca sömürmüş, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı biri olarak anlatma yolunu seçmişlerdir. Oysa Mehmet Akif Ersoy, her şeyden önce bir insandır. Bütün insanlar gibi zaafları olduğu gibi üstün meziyetleri de vardır. Mehmet Akif’i anlamanın en iyi yolu onu devrin şartları ve insani özellikleri ile değerlendirmektir. Hakkında makaleler yazmış, konferanslar vermiş biri olarak kesinlikle şunu söyleyebilirim: O, bir karakter abidesidir. Aydın, karakterli, dürüst, çalışkan, halis inançlı, milli hassasiyetleri üst seviyede olan birisi ve Türk gençlerine örnek bir karakterdir.
Hem doğduğu hem de öldüğü ay olan Aralık ayında (Doğumunun 150. ve ölümünün 87. yılında) Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhu şâd olsun…