Geçen haftaki köşe yazımı Türk yayıncılık hayatının önemli bir ismi olan Sadettin Bayrak’ın kaybı dolayısıyla yazamadım. Öncelikle okurlarımızın affına sığınıyorum. Bugünkü yazımı da çok erken kaybettiğimiz bu güzel insana ayırdım.
Bu dünyanın belki de tek değişmeyen gerçeği ölümdür. Kur’an’ın diliyle söyleyecek olursak “her nefis ölümü tadacaktır”. Buna rağmen ölümlü olduğumuzu bildiğimiz halde dört elle yaşamaya çalışırız. İşte bu da bizi trajik bir varlık yapıyor. En büyük trajedimiz öleceğimizi bile bile yaşamaya çalışmaktır. Geçen hafta bu ülke önemli bir yayıncısını kaybetti. Her nefis gibi Sadettin Bayrak da ölümü tattı. Yattığı yer nur, ruhu şâd olsun.
Osmanlı zamanında devletin yönetim merkezi konumunda olan 1870’ten sonra da basın yayın hayatının merkezi haline dönüşen Cağaloğlu’nda yayıncılık yapmaya devam eden birkaç isimden biriydi Sadettin Bayrak. Tabir yerindeyse çekirdekten yayıncı idi. Uzun yıllar çalıştığı yayınevlerinden ayrılarak 2007’de Kesit Yayınlarını kurdu. Bugün Kesit, Kaldırım ve Sihirli Kalemler gibi markaları bünyesinde bulunduran Kesit yayın grubu; Kesit Yayınlarında akademik, Kaldırım Yayınlarında popüler, Sihirli Kalemler Yayınlarında ise çocuk kitapları yayımlamaya devam ediyor. Türk kültür ve yayın hayatına kazandırdığı çok seçkin kitaplarla haklı bir yer edinen Kesit Yayınlarının, kurucusu ve sahibi Sadettin Bayrak’ın kaybından sonra da aynı azim ve kararlılıkla yayıncılığa devam etmesini bekliyoruz. Bu türden değerler kolay ortaya çıkmıyor. Kolay da kaybedilmemeli. Kesit Yayınlarının, Türk kültürü, Türk dili, Türk edebiyatı ve Türk dünyasına çok önemli hizmetleri oldu. Kitapları ödüller aldı. Yayınevi, yılın yayınevi seçildi. Bu Kesit Yayınlarının marka değerinin tesadüfü olmadığını gösteren önemli göstergelerdir.
Sadettin Bayrak, nevi şahsına münhasır birisiydi. Onunla tanışıklığımız, dostluğumuz on yıldan fazlaydı. Her şeyden önce o benim için eşi benzeri zor bulunur bir ağabey, bir dost, bir arkadaştı. Aynı zamanda kitaplarımın da yayıncısı idi. Tipik bir Karadenizliydi: Neşeli, heyecanlı bir insandı. Sadettin Bayrak adı anıldığında ilk akla gelen şeyler hiç şüphesiz onun dürüstlüğü ve cömertliğidir. Kesit Yayınevine uğrayıp yemeğini yemeyen yoktur herhalde. Halil İbrahim sofrası gibiydi sofrası. Dünyalık, maddi şeylere hiç değer vermezdi. Yayıncılık hayatı tabir yerinde ise bir kurtlar sofrasıdır. Bu dünyada ayakta kalmak ve faaliyet göstermek herkesin harcı değildir. Sadettin Bayrak, bu kurtlar sofrasında ayakta kalmayı becerebilmiş nadir insanlardandı. Onu ayakta tutan şey hiç şüphesiz etrafındaki insanlara “dokunabilmiş” olmasıydı. Soğuk ve yağmurlu 5 Aralık günü Şişli Camiindeki kalabalık da bunun en güzel kanıtı idi.
Elbette her ölüm erken ölümdür. Henüz 53 yaşında kaybettiğimiz Sadettin Bayrak’ın ölümü de erken bir ölümdü. 13. Antalya Kitap Fuarı için Antalya’ya gelmişti. Burada kendisiyle doya doya birkaç gün geçirdik. Burada birlikte geçirdiğimiz mutlu günler tek tesellimiz…
Güzel insan, can ağabeyim Sadettin Bayrak’a Tanrı’dan tekrar rahmet dileyip hayırla yad ederken onu çok özleyeceğimizi hatta bu özlemin hiç bitmeyeceğini de söylemek isterim. Ruhun şâd olsun güzel insan…
Çok güzel kalema almışsınız hocam Allah razı olsun. Onu hiçbir zaman unutmayacağız. Biz ondan razıyız, Mevlam da ondan razı olsun. Mekanı cennet olsun. Mevlam Peygambelerimize komşu eylesin