Antalyaspor düşme ihtimali en yüksek takımlar arasından hem kazanarak hem de rakiplerinin puan kayıpları nedeniyle giderek sıyrıldı. Ancak mevcut risk gelecek haftalarda oynanacak zorlu engeller karşısında devam ediyor.
Geçen hafta oynanan maçın hafızalarda kalacak en güzel yanı, yaklaşık 30 derece hava şartlarında olağanüstü seyirci atmosferi ve tribün şovlarıyla birlikte tribün ambiyansıydı. İlk kez bir Anadolu takımına karşı 27 bin seyircinin üzerine çıkma potansiyeli yakalanarak bu alanda rekor kırıldı. Nitekim Antalyaspor takımına ve kentine her maçta böylesine yüksek seyirci ortalaması yakışır.
Maçta teknik anlamda dikkat çeken aksaklıklar takımı bir puana mahkum etti. Çoğu Antalyaspor otoritesi rakiplerin kaybettiği haftada bir puana razı olurken, açıkçası fırsat kaçırdığını kimse düşünmüyor. Hiç değilse bir puan iyidir evet ama böylesine atmosferde rakibin beceriksizliğine karşılık kaybedilen iki puanın muhasebesi gelecek haftalarda gider kalemine yazılabilir.
Kısıtlı imkanlar dahilinde Hamza Hoca’nın kendi saha ve seyircisi önünde yeteri kadar risk almadığı hissedildi.
Emre Güral son haftaların en formsuz isimleri arasında yer alırken neden Deniz Kadah yerine ilk on birde tercih edildiği anlaşılmadı.
Sangare ve Sakıb ikilisinden daha etkin hücum performansları beklenirken, beklerin oyunda çok pısırık kalması rakibin işine yaradı.
Doukara iyi oyuncu ancak ona eşlik edecek veya besleyecek oyuncuların eksikliği hücum gücünü sınırlıyor.
Ligin bitimine beş hafta kala önemli maçların olduğunu hatırlatmaktan ziyade yine aynı seyirci atmosferi sezon sonuna kadar taşınmalıdır. Zorlu rakipler karşısında ve mevcut kadro yapısı dikkate alındığında, çoğu Anadolu takımının çıkış noktası olan etten duvar anlayışında savunma taktiği benimsenebilir. Bu zorlu maç rallisinde kazanmanın yanı sıra özellikle kaybetme riskini en aza indirmenin yolu oyunun içinde kalacak mücadele gücü barındırmaktır.
Sporla kalın...