15 Temmuz darbe kalkışması sırasında sayısız kahramanlık anları yaşandı. Kahramanlık hikayesi demeyeceğim. Çünkü yazacaklarım hikaye değil, gerçeğin ta kendisidir.
Milletimizin ülkesine ve iradesine kararlı bir şekilde sahip çıkması karşısında, darbecilerin ne silahları, ne tankları, ne helikopterleri ne de uçakları işe yaradı.
Milletimiz, üzerine açılan ateşlere, atılan bombalara, gözlerinin önünde vurulan insanlara rağmen asla geri adım atmadı.
Meydanı darbecilere bırakmadı.
Emniyet Teşkilatımızın mensuplarıyla ve darbecilere karşı harekete geçen Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla ele ele veren yüce milletimizin her bir ferdi kahramanlık destanı yazdı.
Onlardan birisi de İstanbul Üsküdar’da art arda iki tankın önüne yatarak onları durdurmaya çalışan 34 yaşındaki Sabri Ünal’dır.
Başbakan Binalı Yıldırım’ın televizyondaki “Darbe Kalkışması” açıklamasını duyan Sabri Ünal 3 kardeşi ile birlikte Pendik’teki evinden sokağa çıktı.
Kartal Köprüsü üzerindeki askerleri görünce yanlarına gitti. Komutanlara yaptıklarının hukuksuz olduğunu, anayasal bir suç işlediklerini anlatmaya çalıştıysa da dinletemedi. Hakaretler ederek üzerine yürüyen komutana biber gazı sıkarak kendini korumaya çalıştı ve darbecilerden kurtuldu.
Boğaz Köprüsüne doğru harekete geçen Sabri Ünal, Bağlarbaşı’ndan yukarı doğru çıkarken kendisini korumak amacıyla 3 taş almış. Etraftan tankların ateş ederek üstlerine geldiğini duyunca ellerindeki taşlarla tanklara karşılık verse de tanklar durmuyor. Paletleri arasına yatan Sabri Ünal ilk tankın üzerinden geçmesine rağmen, ayağa kalkarak ikinci tankın da karşısına dikiliyor. Yine paletlerin arasına giriyor ama yaralanıyor.
Sağlık durumu iyi ‘Çılgın Türk’ümüzün.
Turgut Özakman hayatta olsaydı, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde kendini tanka korkusuzca siper eden bu kahramanları tekrar kitaplaştırırdı.
Sadece Sabri Ünal mı?
Tankı darbecilerden ele geçirip polise teslim eden kepçe operatöründen tutun da, hareket halindeki tankı kamyonuyla durdurmaya çalışan belediye işçisine kadar bizler birer ‘Çılgın Türk’üz’
Sivillerin üzerine ateş açılması emrine uymayıp, başına dayanan darbeci komutanın silahına karşı “sizin silahınızla ölmektense, kendi silahımla ölürüm” diye kafasına sıkan 3 aylık astsubaydan, Akıncılar Hava üstünün pistine yatan Kazanlı köylülere kadar hepimiz birer ‘Çılgın Türk’üz’
Darbeci teröristlerin ölüm kusan silahlarından çıkan kalleş kurşunlarıyla şehit olan Ankara Kazan Ahi Mahalle Muhtarı Ali Anar ve İstanbul Acıbadem Mahalle Muhtarı Mete Sertbaş da birer ‘Çılgın Türk’tür’
Biz ‘Çılgın Türk’ler’ var oldukça zafer, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, asil milletimizin yüksek değer ve hedeflerine inananların olacaktır.
Ne Mutlu Türküm Diyene!