Geriye dönüp bakıldığında muhakkak vardır keşke denilen zamanlar… Ya yapılmayanlar için iç geçirilen keşkeler ya da yaptığına pişman olunan keşkeler.
Tercihler arasında kalınca, ani kararlarda bazen gafletten, tecrübesizlikten bazen de duygu ve düşünce karmaşasından. O an ya tek seçenek gibi gelmiştir ya da en akıllı seçim gibi. Sonrası istenilen ya da umulan bir sonuç getirmemiştir ve keşke olarak kalmıştır içerde bir yerde. O anlar iyi bir fikir gibi gelmiştir ama bir bakmışsın şu an muhteşem bir pişmanlık oluvermiştir. Bazen bir ah olur, mağlubiyet, hata bazen iç geçirme, çoğu zamanda pişmanlık. Bazıları buna şans der, tecrübe der; bazıları takdir, kader der.
Zamana ve insana hükmedilemeyeceği gerçeğini bilmek keşkelerin ukdesini unutturmalı ya da bir kenarda bıraktırmalı.
Zamanı geri alabilseydim, yapsaydım, yapmasaydım, tanımasaydım olumsuzluklarına takılmamalı. Geçmişte yaşamak yerine geçmişten sonuç çıkartmaya bakmalı.
Hayatı keşkesiz yaşamak pek mümkün değildir, zamanın getirileri bilinmez çünkü. Geçmişin pişmanlıkları ve geleceğin kaygıları şu anı alıp götüren rüzgâr gibi.
“Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin ya da olanları kabullenmeyi. İyi kilerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin! Karar senin” demekle özetlemiş asında Charles Bukowski konuyu. Keşkelerin yerine iyi kilerin olduğu kararlar almak dileğiyle.