Dünyaya gözümüzü açtığımız andan itibaren yaşamın değişik alanlarında kendimizi bildiğimizden itibaren birçok şeyde kararlarımızla hayatımıza devam ederiz.
Bir şeylerden ya da birilerinden veya istediğimiz bazı hedeflerden vazgeçip vazgeçmemek verdiğimiz vereceğimiz kararlarla yön bulur.
Yaşamımızda vazgeçtiklerimiz ve vazgeçmediklerimizle başarıyı ya da başarısızlığı, sevgiyi ya da sevgisizliği, dostluğu ya da yalnızlığı, mutluluğu ya da mutsuzluğu, iyliği ya da kötülüğü, doğruyu ya da yanlışı tercih ederek yaşarız.
Yaşamımızın içinde bazen vazgeçtiklerimiz,
vazgeçemezdiklerimizle bize içten içe pişmanlık yaşatır, bazen de vazgeçemediklerimiz,
vazgeçtiklerimizin önüne geçer.
İnsan yaşamında bu iki kavram (vazgeçmek-vazgeçmemek) sonuçları bizi bazen üzer, bazen sevindirir, bazen mutlu yapar, bazen mutsuz yapar.
Hayat bizi değişik nedenlerden öyle hale getirir ki sevdiklerimizden, mesleğimizden, bulunduğumuz ortamlardan vazgeçmeye itebilir.
Ya da bazen vazgeçemediklerimiz, vazgeçtiklerimizin yerini tutmayabilir.
Asıl olan ömrümüz boyunca yaşamdan,
umutlarımızdan,
hedeflerimizden ,
sevgimizden, iyiliğimizden, iyi insan olmaktan vazgeçmemek lâzım.
Ters giden birçok şeye rağmen hiç vazgeçmemek bizi hayata bağlar.
Vazgeçmek insanda moral bozukluğu, ruhsal çöküntüler meydana getirebilir, o yüzdendir ki vazgeçmek yerine içinde bulunduğumuz durumu nasıl vazgeçilmeze çevirebilmekle mümkün olur.
Vazgeçmenin ya da vazgeçmemenin ufkumuzun genişliği, kalbimizin, aklımızın doğru tespitleriyle değer kazanır.
Yeter ki gerek vazgeçtiklerimiz gerekse vazgeçmediklerimiz bize, çevremize, sevdiklerimize zarar vermesin yaşam hanemize artı yazssın.
Gönlümüz ve kalbimiz vazgeçtiklerimiz ya da vazgeçemediklerimiz ile mutluluk, başarı, sevgiyle dolsun.