Sezona Avrupa hedefiyle başlayan Antalyaspor’da maalesef işler yolunda gitmiyor.
Ligde 10’uncu hafta geride kaldı.
Kırmızı beyazlı takım, bu süreçte maç başına bir puan bile çıkaramadı.
Sezon sonunda bir puan ortalamasıyla oynayan takımların nereyi boyladığını biliyoruz.
Önceki gün Bursa deplasmanında alınan ağır yenilgi bardağı taşıran son damla oldu.
Kırmızı beyazlı camiadan futbolcu ve yönetime yönelik çok ağır eleştiri geldi.
Böyle günleri fırsat bilenler ise eleştiri dozunu arttırdı, kimi zaman hakarete varan söylemlerde bulundu.
Bugün ben de bazı eleştirilerde bulunacağım. Eleştiri kötü bir şey değil. Eleştiriler dikkate alındığında hata yapma olasılığınız azalıyor, yol gösterici oluyor. Dolayısıyla hakaret etmeden herkes en doğal hakkını kullanmalı, kullanabilmeli.
Gelelim Antalyaspor’da iyi gitmeyen konulara.
Kim yönetici, kim değil bilinmiyor. Zira sahada Başkan Ali Şafak Öztürk ve birkaç isim dışında gördüğümüz yok. Anlaşılan bütün kararları kendisi alıyor. Geçtiğimiz sezon da olayın böyle olduğunu belirtmiş ve “Para kimdeyse düdüğü de o çalıyor” demiştim. Bu ifademden sonra arayan Başkan Öztürk, genç bir başkan olduğu için daha 10 fırın ekmek yemesi gerektiğini vurgulamıştı. Büyük bir olgunluk gösterip özeleştiride bulunmasını alkışlamıştım. Öztürk, aynı sezon kırılmadık rekor bırakmamış Antalyaspor’a tarihinin en parlak dönemini yaşatmıştı.
Bununla yetinmeyen Öztürk, bu sezon daha güçlü bir kadro kurmak için kolları sıvadı. Dünya yıldızı Eto’o ile yetinmeyen genç başkan, Nasri, Menez ve Maicon gibi isimleri de kadroya dahil etti. Haklı olarak hedefini de Avrupa olarak belirledi.
Sezon başında başkanın tek başına hareket ettiği, transferlerde de kararları kendisinin verdiği söylendi. Ben de bu yönde kendisine bir kaç soru yöneltmiştim. Verdiği yanıt ise “Kararları ortak alıyoruz” olmuştu. Ancak 5’inci haftada gönderilen teknik direktör Rıza Çalımbay, başkanı yalanlar gibiydi. Bir huzursuzluğun olduğu apaçık ortadaydı. Çalımbay’ın istifa etmesiyle bu huzursuzluk gün yüzüne çıktı.
Yani demem o ki; Başkan Öztürk bir karar alacaksa bunu diğer yöneticilerle de paylaşmalı. 6 dil biliyor diye getirilen teknik direktör Leonardo’nun dikkatini çekebilmeli. Yine Türkiye’nin en yüksek maliyetli futbolcusu Nasri başta olmak üzere, Menez, Maicon ve diğer oyuncuları uyarabilmeli ve en sert şekilde yumruğunu masaya vurabilmeli. Yönetimin de bir takım halinde çalışmasını sağlayabilmeli. Aksi takdirde kendi arasında takım olamayan bir yönetim, sahada da bir takımı oluşturamaz.
Yıldız futbolculara yüksek rakamlar verilerek alınmasının altında bir şey aramıyorum. Bunun başarı için yapıldığını düşünüyorum. Yani iyi niyetle atılmış adımlar olarak görüyorum. Ancak iyi niyet yeterli değil. Transferler takımın kimyasını bozdu. Bu kadar yıldız ve egosu yüksek oyuncu topluluğunu oynatmak kolay değil. Hepsi apoletli. Askerlere ise şans verilmiyor. Dolayısıyla başarı da gelmiyor.
Evet, yönetim kurulu artık yumruğunu masaya vurmalı. Yukarıda da belirttiğim gibi herkesin dikkatini çekmeli. Antalyaspor’un büyüklüğünü anlatmalı. Kimsenin kulübün üzerinde olmadığını hatırlatmalı. Bu kararlı duruşu sergilemezse önümüzü pek aydınlık göremiyorum.