Geçtiğimiz günlerde bir dostum sosyal medyadan bana dikkat çeken bir mesaj yolladı. Dilerseniz önce yolladığı o yazıyı okuyalım sonra ben de bir iki kelam edeceğim.
Nordsjaelland. 1991 yılında kurulmuş, 10 bin kapasiteli stadyuma sahip bir Danimarka kulübüdür. Çok yakın bir geçmişe sahip bu kulüp doğru ve profesyonel bir yönetim anlayışı ile 2015 yılında Gana’da bulunan Right to Dream Group Football Akademisi Ceo’su Tom Vernon’un kulübün başına gelmesi ile beraber Nordsjaelland takımının rüya yolculuğu başlamış.
Genç futbolcuların saha içi ve dışı eğitimlerini özenle seçilmiş ve iyi eğitilmiş elit antrenörler gözetiminde bugünlerin temelini atmaya başlamışlar.
Takımın sadece son 5 yılda futbolcu satışından kazandığı para 100 milyon Euro’nun üzerindedir.
Süper ligin yıldızlarından Galatasaraylı Victor Nelson ve Fenerbahçeli Emre Mor da bu Nordsjaelland akademisinin yetiştirdiklerinden.
Diğer Avrupa’nın birçok kulübüne gönderdikleri Ernest Numaah, Kamaldeen Sulemana, Andreas Schjelderup, Mohammed Kudüs, Simon Adingra, Mikkel Damsgaard, Andreas Skov Olsen ve son yıldız ise 22 milyon Euro ile transfer bedeli ile West Ham United yolunu tutan İbrahim Osman.
Açıkçası günümüzde profesyonel futbol adamları tarafından yönetilmeyen, tesisleşme, altyapı ve sağlam scouting çalışması yapmayan kulüplerin kişilere, kamuya ya da bankalara el açmaktan başka hiç şansları kalmamıştır.
Neden bu doğru örnekler görmezden gelinir?
Neden tesisleşme, altyapı ve scoutinge gereken önem verilmez?
Neden işin ehli insanlar yönetimlerde yer almazlar?
Neden yanlış üstüne yanlış yapmaya devam ederler?
Neden geçmişteki hatalardan dersler alınmaz?
Neden realist futbol adamları kulüplerin içinde fazla barındırılmazlar?
Bu nedenler saymakla bitmez, futbolumuzun en büyük sorunu ise Beşiktaş’ın eski teknik direktörü Slaven Biliç’in ayrılırken söylediği şu kelimelerde gizlidir: Yetkisi olanların bilgisi, bilgisi olanların yetkisi yok.
Türkiye’de hangi kulübe gitsen, hangi teknik adamla konuşsan ilk söyleyeceği şey kuşkusuz altyapıdır. Altyapının önemi bu kadar ortadayken maalesef bir arpa boyu yol almıyoruz. En büyük sorun kuşkusuz sürekli değişen yönetimler. Her gelen yönetim ‘devamlılık esastır’ ilkesini hiçe sayarak kendi ekibini getiriyor. O ekip de kendi çalışma sistemini kuruyor. Kısa bir süre sonra ayrılınca yeni gelenler bu kez sistemini kuruyor. Haliyle başarı da gelmiyor.
Son dönemlerde Antalyaspor altyapısında ciddi bir değişim göze çarpıyor. Altyapıdan sorumlu yönetici Yener Yıldırım ve altyapı genel koordinatörü Ferda Ramanlı ciddi olarak yol almış durumdalar. Birçok kulüpte olmayan son sistem aletler alıp yeni yıldızları keşfetmek için çalışıyorlar. Ulusal ve uluslararası ciddi organizasyonlarda yer alarak Antalya ve Antalyaspor’un adını duyuruyorlar. Ciddi ve işinde başarılı isimler olarak bilinen antrenörleri bünyesine aldı. Bu sistem bir değişikliğe maruz kalmazsa eminim ki birkaç yıl sonra yeni yıldızlar Antalyaspor’un formasını terletir. Ancak umutlu muyum? Maalesef değilim. Çünkü biliyorum ki yarın gelecek olan yeni bir yönetim kendi ekibini oluşturacak. Dolayısıyla yukarıda örneğini verdiğimiz ve 9 yılda dünya futboluna ciddi yıldızlar kazandıran Nordsjaelland’ın yakaladığı başarıyı yakalamamız çok zor.