Yazılarımı takip edenler iyi bilir. Pek sert yazılar kaleme almam. Belden aşağı hiç vurmam. Ama birilerine buradan bir uyarıyı yapma zorunluluğu doğduğu için bugün biraz üslubumu sertleştireceğim. Bu nedenle siz değerli okurlardan peşinen özür dilerim.
Maalesef belden aşağı vuranlar dün olduğu gibi bugün de var, yarın da olacak. Bu tanıma uyan bazı zat-ı muhteremler arkamızdan konuşmaya başlamış. Bunu yaparken de delikanlı olduğunu düşünüyor. Oysa bu kişilere bizim orada delikanlı değil ‘deliği kanlı’ derler. Evet bu uyarıya yaptıktan sonra asıl konuya gelmek istiyorum.
Son günlerde kulağıma hiç hoş olmayan bazı konuşmalar geliyor. Bu konuşmaları yapanlar da üzülerek belirtmeliyim ki bizim meslektaşlarımız.
Neymiş efendim biz personele nasıl maaş ödüyormuşuz?
Baksanıza vermediğimiz için değil, verdiğimiz için eleştiriliyoruz. Oysa Antalya’daki yerel gazetelerin en büyük sorunu zamanında maaş ödeyememek değil mi? Bundan dolayı gazeteciler mağdur olmuyor mu? Emekçinin maaşını zamanında ödemek suçmuş gibi sağda solda konuşmalar yapılması düşündürücü değil mi?
Ama bizim kitabımızda emekçinin teri kurumadan parası verilir. Aç kalırız, ancak yanımızda çalışan mesai arkadaşımızı aç bırakmayız.
Neymiş efendim yanımızda çalışan arkadaşlara tetikçilik yaptırıyormuşuz?
İnsafınız kurusun. Bizim ekmeğimizi yiyen herkesle konuşabilirsiniz. Bize kötüleyecek bir tek Allah’ın kulunu bulun bu mesleği bırakacağım. Bu kadar da iddialı konuşuyorum. Evet bizi tanımayan değil, bizzat bizim soframızda yer alan herkesle konuşabilirsiniz. Dediğim gibi bir tek kişi bize kötülemez, kötüleyemez. Çünkü biz herkese her zaman insan gibi davrandık, bundan sonra da böyle davranacağız.
Kaldı ki tetikçilik yaptırdığımız iddia edilen mesai arkadaşlarımız hakkında sayısını hatırlamayacağım kadar çok dava açıldı. Mustafa Akaydın’dan tutun da Yıldıray Sapan’a kadar, İlker Gedik’ten tutun da EKDAĞ’a kadar çok sayıda kişi bizleri korkutup sindirmek için dava açtı. Allaha çok şükür ki hepsinden alnımızın akıyla çıktık. Tetikçilikten kasıt yalan haber yazdırdığımız ima ediliyor. Durum böyle olsaydı her halde bir tane dava kaybederdik. Ama nedense Türk adaleti hep lehimize sonuç verdi.
Neymiş efendim Şükrü Ağırman gözaltına alındığında sahip çıkmamışız.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak buna denir herhalde. Bunu rakı masalarında konuşacağınıza neden bizzat Şükrü Ağırman’ı telefonundan arayıp bu soruyu kendisine sormuyorsunuz? Size en doğru cevabı kendisi verecektir.
Maalesef bizi tetikçilikle suçlayanlar bizzat kendileri tetikçilik yapıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle gazete basanlar varken bizim hedef gösterilmemiz suç bastırmaktan başka bir şey değildir. Seçim döneminde Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ı destekleyenler sonunda hepsi mükafatını aldı. Bizim çekiştiren o değerli arkadaşlar eşlerini ve çocuklarını CHP’li belediyelerde işe aldırmadı mı? Bugüne kadar bu konuda tek bir laf söylemedik, tek satır yazı yazmadık. İhtiyacı vardır işe aldırmıştır dedik. Ancak bu arkadaşlar bakıyorum bizim bu sessizliğimizi kötü kullanmaya başladı. O kadar da değil. Ayağınızı denk alın. Yürekli olun ve öyle çıkın karşımıza.