Müslümanlar ve insanlık için Ramazan ayı fırsat ayıdır. Ramazan ayı, “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş!” olarak anlatılır.
Ramazan ayının son on gününün içinde yer alan Kadir Gecesi’ni idrak ettiğimiz şu mübarek günlerde, gecelerin en feyizlisi ve bereketlisini layıkıyla geçirenlere ne mutlu.
Müslümanlar olarak bu gecede yapılan ibadetin, Kadir Gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha hayırlı olduğunun bilinciyle hareket ederiz. Kadir Gecesi; rahmet, mağfiret ve günahlardan arınma gecesi olup, on bir ayın sultanı ramazan ayının da kalbidir. Bu gecede peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ‘e Kur’an-ı Kerim indirilmiş, melekler yeryüzüne gönderilmiştir.
Allah, Kadir Gecesi’ne çok özel bir değer vermiştir.
Bu sebeple, bu özel gecede yapılan ibadetlerin kabul olacağına inanır, sabaha kadar huşu içinde dualarımızı Rabbimize açarız. Allah, kimin gönlünden ne geçiyorsa sağlıkla kavuştursun inşallah.
Kadir gecesini yaşamak
Gecenin gözlemini yaparken, camilerimizin bayram coşkusu yaşanırcasına kalabalık olması yüreğime huzur verdi. Camilerin içi dolup taştığı gibi bahçesi de af dilemek isteyen kardeşlerimizle doluydu.
Camilerin etrafında hayır işlemek isteyenler, cami önlerinde ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmaya çalışanlar, zekâtını, sadakasını, fitresini ve fidyesini dağıtmak isteyenler vardı.
Bu özel geceye binaen ibadet etkinlikleri düzenlenen camilerimizden Balbey Camii ’sine geçtim. Hayırsever esnaflar boydan boya iftar sofrası kurmuşlardı. Ezanın okunmasını heyecanla bekleyen Müslüman din kardeşlerimizin hoş sohbetleri ve arşa yükselen duaları, ruhumu dinlendirdi. İftar sonrası kalabalıkla yapılan şükür duasının yüklediği maneviyatla gece yeni başlıyordu.
Kadir Gecesi’ni yaşamak ve teravih namazımı kılmak için başka bir camiye geçtim. Orası da aynı diğer camiler gibi kalabalıktı. Çeşitli ikramların ardından geceye özel teravih namazı ve tesbih namazı büyükbir kalabalıkla beraber kılındı. Zikirler yapıldı. Bu gecede inananlar her zamankinden çok teslimiyet yaşayıp, Allah’a sarıldılar.
Ramazan ayına veda ederken
Ramazan’ın manevi bereketiyle yıkanan ruhlarımız, on bir ayın sultanının yavaş yavaş sonuna gelirken farklı bir burukluk yaşıyor. Sevincimizi çocuklar gibi bayrama saklıyoruz sanki. Bayram namazını iple çeken biri olarak namaz sonrası ziyaretlerimi bile planladım. Bayramlarda gönül almak, aile, akraba, komşu ve dostlarla bir arada bulunmak, bayramlaşmak ayrı bir keyif, ayrı bir heyecan benim için.
Bayramda yetimler, fakirler, garipler ve çocukları sevindirmek çok önemli. Bayram günleri hüznü kederi bir kenara bırakıp, bayrama kavuşturan Rabbimize hamd edip, sevinmek, neşelenmek gerekir. Hatta bayramlarda oruç bile tutulmaz, haramdır. Çünkü bayram, bütün Müslümanların sevinç günüdür.
Üç gün küslüğün bile olmadığı Müslümanlıkta, dargınlar barışır ya da barışmalarına vesile olunur.
Ne mutlu sevince, kardeşliğe sebep olabilmek, ne mutlu insanların mutluluğuna katkı sağlayabilmek.
Bunları yapmak için bayramları beklemeye de lüzum yok, her zaman bu kararlılıkla insan kalmayı, Müslümanlığın gereklerini Allah katında yerine getirebilmeyi düstur edinmek bayramlardan da güzel.
Bayramda dileğim, tüm dünyada barışın, inancın çoğalması, sevginin artması ve daha çok sevmek için yeni yollar açılmasıdır. Herkesin şimdiden Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlar, tekrarına sağlıkla kavuşmasını temenni ederim.