Rusya-Ukrayna savaşında deyim yerindeyse bomba Antalya’ya düştü!
Savaşın başlamasıyla turizmin başkentine iki ülkeden insanlar akın akın gelmeye başladı.
İlk olarak ev kiraladılar, sonra kiraladıkları evlere sahip oldular. Onlar kiralayıp satın aldıkça Türk vatandaşları zorlanmaya başladı. Ev kiraları ve konut artışları yüzde binleri bulunca mağduriyetler oluştu. Öyle ki kira ödemekte zorlanan vatandaşlar, her hafta bunun için kentin göbeğinde seslerini duyurmak için eylem yapmaya başladı.
Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken, iki ülke vatandaşı Antalya’da aynı sitede komşuluk, çocukları ise aynı okulda, hatta aynı sırada arkadaşlık yapmaya başladı.
Rus yoğunluğu nedeniyle CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi de belli noktalara otobüs saatlerinin gösterildiği Rusça tabelalar astı. Bunu duyan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise olaya büyük tepki gösterdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhitin Böcek’i sert sözlerle eleştiren Özdağ, “Aferin Muhitin Böcek. Milli omurgasızlık nasıl olur gösterdin” ifadelerini kullandı. Bu sözlere sosyal medya hesaplarından yanıt veren Başkan Muhittin Böcek ise, “25 milyonun ziyaret ettiği turizm başkenti Antalyamızda savaş mağduru misafirlerimize yardım için yaptığımız Rusça bilgilendirmeyi ‘Milli’lik adı altında eleştirmenizi kınıyorum” diye yanıt verdi.
Bunun üzerine ikinci bir paylaşım yapan Özdağ, “Sayın Böcek, beni telefonla arayarak bu afişlerin sizin bilginiz dışında asıldığını, öğrenir öğrenmez 1 ay önce toplattığınızı söylediniz. Telefonda söyledikleriniz mi doğru burada yazdıklarınız mı?” dedi.
Burada kim haklı kim haksız durumuna girmem.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bazen amacını aşan açıklamalarda bulunsa da aslında önemli bir konuya değinmiş. Zira yukarıda durumu özetlemeye çalıştım. Rusların veya başka yabancıların Antalya’ya gelmesi kimseyi rahatsız etmez. Ancak gelişleri dengeleri bozuyor ve Türk halkına sıkıntı yaratıyorsa bu sorgulanır. Dolayısıyla buna izin verenlerin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir.
Gelelim Böcek’e.
‘Savaş mağduru’ dediği Ruslar 3-4 bin dolar kira veriyor, yazlıkların hepsini onlar alıyor.
Yani mağduriyet görmüyoruz. Ancak mağdur ettikleri kesin. Ayrıca mülk edindiklerine göre burada yaşayacaklar. Dillerini konuşsunlar, ancak Türkçe öğrenmeleri de gerekmiyor mu?
Kabul edelim böyle devam ederse küçük bir kesim dışında Antalya’da hiçbir Türk vatandaşı mülk sahibi olamaz. Olanlar da bunu yavaş yavaş kaybedecek. Daha kötü sonuçların ortaya çıkmaması için ve ipin ucu iyice kaçmadan yetkili ve etkili kişiler acil olarak devreye girmeli.