Gerek tarihi ve kültürel, gerekse turistik yapılarıyla herkesin gözbebeği olan Antalya’da son yıllarda istenmeyen görüntüler sıkça önümüze çıkmaya başladı.
Önce Suriye’de yaşanan iç kargaşa, ardından Rusya-Ukrayna savaşının etkilerini en çok Antalya yaşadı.
Savaştan kaçan Rus ve Ukrayna vatandaşı emlak piyasasını hareketlendirirken, birilerinin cebi ciddi oranda doldu. Diğer yandan maddi imkanı kısıtlı olan Türkler için ev almak hayal olurken, kiralık ev konusunda da sorunlar yaşanmaya başladı. Neredeyse evde çalışan iki kişinin maaşı bir ev kirasına yetmez oldu. Böyle olunca turizmde çalışan, özellikle asgari ücret alanlar fırsatını bulunca kentti ter ketti, evlerine, yurtlarına döndü. Bu da çalışan sıkıntısını ortaya çıkardı. Sıradan işletmeler 20-25 bin liraya işçi bulamaz duruma geldi. Kısacası Antalya’da yakın zamanda etkilerini daha fazla hissedeceğimiz yeni bir krizimiz kapımızda.
Yaşanan göç nedeniyle sokakla, caddeler, parklarda da istenmeyen görüntüler yaşanıyor. ‘Araç ve motosiklet’ girilmez levhası olan alanlara kamyon bile park eden var. Trafikte kural tanımayan yabancı plakalı araçlar gırla. Kaldırımlar sanki araçların park etmesi için yapılmış. Bize artık bu kural tanımazlık normal geliyor, kabullenmeye başladık. Sahillerde gelişi güzel karavanlar mevcut. Denetleyen yok. Çöplerini uluorta atıyorlar. Bu çöplerden dolayı sinek istilası altındayız. Piknik yapılmayacak alanlarda mangal dumanı maazallah görüş mesafesini kapatacak seviyelerde.
Scooter başlı başına bir sorun.
Kafanı nereye çevirsen karşında elektrikli bisikletler. Binen istediği yere bırakıp gidebiliyor. Kimisi yola, kimisi parka, kimisi boş bulduğu herhangi bir direğe… Hatta iş yerlerinin kapısına bile kilitleyen var. Bu mağdurlardan biri de benim. Yakın zamanda iş yerimizin kapısına kilitlenen bir scooter yüzünden uzun süre dışarıda kaldık. Telefonla firmaya ulaştık, verdiği şifreyle kilidi açıp iş yerimize girebildik. Hadi bizim bir acelemiz yoktu, ciddi sıkıntı yaşamadık. Yarın bir evin önüne, herhangi dar bir sokağa bırakılan bu tehlike saçan aletler, acillik bir hastanın canına mal olabilir.
Uzun lafın kısası Antalya tam bir üçüncü dünya ülkesi gibi. Turizmin başkentinde olmaması gereken ne varsa günlük yaşamda karşımıza çıkıyor. Bu da kentteki yaşamı daha da zorlaştırıyor.
Kentin en büyük sorunu olan ulaşım ve sivrisinek konusuna ise yakın zamanda kaleme aldığım için değinmeyeceğim. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, bugün ulaşımla ilgili bir basın toplantısı düzenleyecek. Umarım trafiği rahatlamaya yönelik müjdeler verir.
Belediye polis zabıta ne iş yapıyorlar önlemini alsalar ya güçlerimi yetmiyor yetkilerimi yok
Harika özetlemişiniz Bi şehrin kalitesi yok oluyor
Antalya'da yaşamak attık yolgeçen hanına döndü böyle kimliksiz insanların bol olduğu bir şehir oldu bir Antalya yerlisi olarak buradan tiksiniyorum
3 yıldır Antalya dışında yaşamak durumundayım. Kasım başında yine Antalya'daydım. Antalya vahim durumda. Sokaklar ve yeşil alanlar pislik içinde. Sokaklar, parklar, yesil alanlar köpek tuvaleti.Evden sokağında çıktığımda içimden kusmak geliyor. Evimizde yemeklerinizi karasineklerle yiyoruz.Pazar yerlerinde yiyeceklerin üzerinde sinekler besleniyor. Dün ve bugün iki zincir markete girdim.Iceride karasinekler yine yiyeceklerin üzerindeydi. Mavi bayrak nadil verildiyse deniz zaten uzun zamandır kirliydi. Ulaşım sorunu için hiçbir şey yapılmamış. Yazacak o kadar çok şey var ki. Gerek ilçe belediye başkanları gerek BŞB başkanının ilgi alanına giren tek şey nasıl daha çok inşaat yapabilir nereleri imara açabiliriz? Şehrin temiz ol.adini bile sağlayamiyorlar.Fen işlerinin iş yapmaya hiç gönlü yok. Çektiğim fotoğraflar belediye başkanlarımızın fotoğraflarıyla sosyal medyada yayınlasam diyorum bazen.
hava kirliligi Antalyayi yasanmaz hale getirdi. bilhassa ucaklarin salinim gazlari.
En büyük sorunlardan biri de başı boş kopekler. Saldırgan bile olabiliyorlar.
Pardon da benimde kapımın önünde sokak köpeklerim var hiçbiri saldırgan değil..biraz sevecenlikle yaklaşıp bir kap mama verseniz hiçbiri saldırmaz..elinize taş alıp atarsanız tabi saldırır..böyle söylene söylene birsürü cana katlettiler bu kentler yalnızca sizin yaşam alanınız değil onlarında yaşama hakkı..biraz vicdan merhametli olun lütfen.
Çok.güzel.yazmmışsınızkal.sağlıkeminize.