Ergenekon soruşturması kapsamında gazetecilerin gözaltına alınması yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Bu günlerde “Basın susturulmak isteniyor” söylemleri sıkça dillendirilmeye başlandı.
Peki, gerçek öyle mi?
İsterseniz birkaç örnekle bunu açıklamaya çalışalım.
Bana göre Türkiye’de Hükümet’i en çok eleştiren yazarlar Emin Çölaşan, Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil’dir. Bu 3 yazar da şuanda yazılarını yazmaya devam ediyor. Yani bir engellemeyle karşılaştıklarını söylemek mümkün değil. Kiminiz “Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun’un Hürriyet’teki işine son verildi” diyebilir. Ancak gerçek öyle değil. Yani iktidarın parmağının olduğunu düşünmüyorum. Öyle olmuş olsa Yılmaz Özdil’in de işine son verilmesi gerekmez miydi?
Sözcü Gazetesi Yazarı Emin Çölaşan Başbakan’a nasıl hitap ediyor biliyor musunuz?
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na “Tayyip” diye hitap ediyor. Evet, yanlış okumadınız aynen böyle hitap ediyor. Karışan var mı? Yok.
Bu ülkede başbakan ve bakanlara “Bunlar analarını bile satar” diyen gazeteciler olmadı mı? Oldu elbette. Bu gazeteciler cezaevine mi kondu? Hayır.
Açıkçası tüm bunlar bize Türkiye’de basının tam olmasa da hür olduğunu gösteriyor.
Gazetecilerin istediğini yazdığı, başbakan ve bakanlarına hakaret eden yazıların kaleme alındığı bir dönemde “Basın susturulmak isteniyor” demenin çok adaletli olduğunu düşünmüyorum.
Yukarıda “Basın tam anlamayla olmasa da hürdür” diye yazdım.
Evet, şahsi fikrim Türkiye’de gazeteciler yüzde yüz özgür değil. Ancak bu özgürlüğü sadece iktidar veya siyasi partiler kısıtlamıyor. Gazeteciler sansüre en çok kendi patronları tarafından uğruyor. Patron nasıl isterse öyle yazılar kaleme alınıyor. Bazen iktidarı bazen de diğer siyasi partileri karşısına almak istemeyen gazete patronları yanında çalışan gazetecilere müdahale ediyor. Bunu bilmeyen yok.
Şahsen gazetecilerin fikirlerinden dolayı tutuklamalarına gönlüm razı olmaz. Yazılan her yazıdan sonra susturulmak için dava açılan gazetecilerin önünün kesilmesi de hoş bir durum değil.
Kısacası Türkiye’de gazetecilerin üzerinde dolaylı da olsa bir baskı var. Bu baskı neredeyse her kesimden geliyor. Burada sadece iktidarı suçlamak doğru değil.