Türk siyasetinde adeta atom bombası etkisi yaratan Baykal?ın kaset olayı sonrası yaşanan gelişmeler, siyasette vefanın olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Hatırlanacağı gibi Baykal, kaset olayı patlak verir vermez istifa etti.
CHP içinde 7?den 77?ye herkes ?geri dön? çağrısı yaptı.
Kimileri gözyaşlarını tutmadı.
Gençlik kolları geri dönmesi için açlık grevi bile başlattı.
Bu gelişmeler yaşanırken aniden ortaya Kemal Kılıçdaroğlu çıktı ve CHP?nin yeni genel başkanı oldu. Hem de neredeyse bütün CHP?lilerin oluruyla. Hem de Baykal?ın aday olup olmayacağı açıklamasına fırsat bile verilmeden.
Yani dökülen gözyaşlarının timsah gözyaşları olduğu bir hafta geçmeden anlaşıldı. Baykal böylelikle kaset olayından sonra yıllarını verdiği partisinden de bir darbe almış oldu. Tüm bu gelişmelere rağmen Baykal, yine de partisi için çalışacağını her fırsatta ifade etti. Gittiği her yerde 12 Eylül?de yapılacak referandum için ?hayır? oyu istedi. Yetmedi görev talep etti. Ancak bu isteği CHP Merkez Yürütme Kurulu tarafından geri çevrildi. Yani Baykal, partisinden ikinci darbeyi de yemiş oldu.
***
Açıkça ifade etmek isterim ki Deniz Baykal?ı hiçbir dönemde desteklemedim. Partinin başında olduğu için de bugüne kadar CHP?ye hiç oy vermedim. CHP?nin güçlenmesi için gitmesi gerektiğini düşünenlerdendim. Ancak Baykal?a yapılanların aşırıya kaçtığı kanaatindeyim. Bunca yıllık parti yöneticiliği bulunan Baykal?a görev verilmemesini kendi adıma yadırgadım. 20 yıla aşkındır Antalya?da yaşayan biri olarak bir Antalya Milletvekiline yapılanları doğru bulmuyorum. Açıkçası içime de sindiremiyorum.
Peki, MYK?nın kararına rağmen Baykal çıkıp referandum için çalışsa ne olur? Disiplin suçu işlemiş olur. Disiplin suçunun ne anlama geldiğini hepiniz biliyorsunuz.
***
Alınan karar bana göre açık bir siyaset yasağıdır. MYK?nın Deniz Baykal başta olmak üzere parti yönetiminde görev almış insanlara siyaset yasağı getirmesi düşündürücü. Bugün CHP içinde yaşanan bu olayın siyasette bir başka örneği yoktur. Yıllarını partisine vermiş kişilerin dışlanması, soyutlanmaya çalışılması yukarıda da belirttiğim gibi siyasette vefanın olmadığını bizlere bir kez daha gösterdi.
Bu arada, Kılıçdaroğlu?nun ?Şimdi Sayın Baykal?a ben, şu üyenin altında şurada çalışacaksınız dersem, bu uygun olur mu? Nezakete sığar mı?? açıklamasını da samimi bulmadığımı belirtmek isterim.
NOT: Bu gelişmeler bize Baykal?ın önümüzdeki seçimlerde milletvekili adayı gösterilmesinin de zor olduğunu gösteriyor.