Uzun süredir büyük bir kesimi rahatsız ediyordu.
Herkes kendi arasında konuşuyordu, ancak kimse yüksek sesle dile getirmiyordu.
Sonunda Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak, hislere tercüman oldu.
Budak, ATSO Kasım ayı toplantısında adeta isyan etti ve elektrik faturalarından alınan payların fazlalığından şikayet etti. Budak, “Benim dürüst olmam, kaçak elektrik kullanmamam suç mu” diye de sordu.
Şimdi aynı soruyu ben de soruyorum.
Hatta herkes sormalı.
“Neden biz ödemek zorundayız. Benim ne günahım var. Hırsızın cezasını ben niye çekiyorum” diye.
Aksi taktirde daha bir çok anlamsız ödemeyle karşı karşıya kalabiliriz.
Haksızlığa gelemeyen ve bu nedenle eleştiriye devam eden Budak, elektrik faturalarına yansıtılan “kayıp ve kaçak bedeli”, “TRT payı” gibi kalemlerin son derece anlamsız olduğunu da vurguladı.
Budak’a hak vermemek elde değil. Çok yerinde bir çıkış yaptı. Hemen hemen hepimizin duygularına tercüman oldu. Budak’ın bu çıkışına diğer turizmci, işadamı, siyasetçi, bürokrat ve sivil toplum kuruluşlarının da destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu haksızlığın giderilmesi için el ele vermek gerekir. Tek yürek olup haykırmak lazım. Kısacası haksızlık karşısında herkes baraj oluşturmalı.
Budak’ın aşağıdaki sözlerine de kulak vermeliyiz. O’nu iyi anlarsak nasıl bir haksızlığa uğradığımızı daha net görürüz.
Buyurun okuyun;
“Enerji dağıtım ihalesini almak için para döken şirketler o ihaleleri nasıl aldılarsa kayıp-kaçağı önlemek, önleyemediklerini üstlenmek zorundalar. Bunun bedelini kaçak elektrik kullanmayan bir vatandaşa yüklemek en basit tabirle haksızlıktır, kaçak elektrik kullanımına teşviktir. Kaçağı yakalayamamanın cezasını neden ben ödüyorum? TRT payı gibi elektrik kullanımı ile alakası olmayan bir kalemin faturalara yansıtılmasını ise anlamak zaten mümkün değil.”