Geçtiğimiz Pazar günü toplu ulaşım araçlarında nakit binişler kalktı.
Bu nedenle Halkkart satış noktalarında uzun kuyruklar oluştu.
Günün büyük bölümünü kuyrukta geçiren vatandaş haklı olarak isyan etti.
Ben de dün bu konuda bir yazı kale aldım. Yazıda Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın?a tepki gösterdim. Akaydın?ın, daha önce ?Uzun kuyruklar olmayacak? sözünü tutmadığı için tepki gösterdim.
Aslında bir tek ben değil, neredeyse herkes yaşananları rezalet olarak yorumladı. Hatta CHP?ye yakın gazeteler bile kuyruk çilesini birinci sayfadan verdi. Durum böyle olunca Büyükşehir Belediyesi dün bir açıklama yaparak geri adım atmak zorunda kaldı.
Büyükşehir Belediyesi?nden geçilen açıklamada, ?Halkımızın sisteme gösterdiği yoğun ilgi gişelerde işlem süresinin uzamasına neden olmuştur. Bu yoğunluğun vatandaşların mağduriyetlerine sebebiyet vermemesi için Büyükşehir Belediyesi, şoför kartı okutularak yapılan nakit binişlerde 1.75 TL ödenmesini 13 Aralık 2010 tarihine ertelenmesine karar vermiştir? denildi.
Yani kısacası 13 Aralık gününe kadar nakit binişlerde normal tarife ödenecek.
İster istemez insanın aklına ?Kaç gündür çekilen çilenin faturasını kim ödeyecek?? sorusu geliyor. Madem bir hafta daha uzatma şansınız vardı, o halde neden uzatmadınız? Yoksa gözdağı mı vermek istediniz? Amacınız gözdağı vermekse bunu başardığınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Kısa sürede on binlerce kart satışı gerçekleştirerek kasayı doldurdunuz. Ancak taşıma suyla değirmen dönmez. Bunu da hatırlatmakta yarar var.
***
Son olarak bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Antkart ihaleyi kazandığında ilk iş olarak bir ofis açtı.
Meydan?da açılan ofis son derece moderndi. Kart çıkarmak isteyen vatandaşlar bu ofise giderek işlemlerini yaptırıyordu. Gelen vatandaşları misafir olarak gören Antkart yetkilileri ise halkın ayağına hizmet götürüyordu. Yani Antkart ofisine giden bir vatandaşa içeride oturtulup çay ikram ediliyordu. Vatandaş çayını yudumlarken görevliler O?nun işlemlerini takip ediyordu. 10 dakika süren işlemden sonra çayını içen ve hiç yorulmayan vatandaş ofisten mutlu ayrılıyordu.
Ancak buna rağmen isyan bayrağı açanlar vardı. Bunların başında da bazı sivil toplum kuruluşları vardı. Maalesef üzülerek belirtmeliyim ki aynı sivil toplum kuruluşları şuanda oluşan kuyruklara sessiz kalıyor. Bu da hiç adaletli bir davranış değil.
Bu arada konuya hassasiyet gösteren gazeteler ve bazı siyasi parti temsilcilerine de halkı düşünerek adım attıkları için teşekkürü bir borç bilirim.