CHP’de sular bir türlü durulmuyor.
Partide iç savaş her saat alevleniyor.
Neredeyse her kafadan bir ses çıkıyor.
İl Başkanı Özer Ülken’e karşı bayrak açanlar, Ankara’nın yollarını aşındırmaktan bitap düştü.
Görevden almak için akla hayale gelmeyen yollara başvurdular.
Kendilerine göre başarılı oldular ve Ülken’i görevden aldırdılar.
Ülken cephesi ise “Yok böyle bir şey” diyor.
Ülken de “Görevimin başındayım” diyor.
Ancak, O her ne kadar “Görevimin başındayım” dese de görevden alındığını biliyoruz ve bunu Akdeniz Manşet Gazetesi olarak geçtiğimiz Çarşamba günü sizlerle ilk biz paylaştık.
Açıkçası kime inanacağımızı şaşırdık. Sizin anlayacağınız bilgi kirliliği diz boyu.
Özer Ülken’i devirmek için çalışanlar 7 ay önce yapılan seçimlerde bizzat Ülken’e destek verenlerdir. Anlaşılan o ki Ülken’e dayattıklarını yaptıramayınca bu yola başvurdular. Ülken’in Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen’e yakın, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a uzak olması da muhaliflerini harekete geçiren nedenler arasında. Dolayısıyla görevden alınması için de düğmeye basıldı.
Ancak, seçimle göreve gelen bir il yönetiminin çeşitli ayak oyunlarıyla görevden alınmasını doğru bulmuyorum. Bu demokratik bir tutum değildir. Parti içinde elbette herkes görüşünü açıklayacak. Tartışmalar olacak. Tüm bunlar doğruyu bulmak için önemli. Fakat arkadan dolanarak, aile içi meseleleri basına sızdırarak bir yere varılmaz. Evet, bugün Ülken’i görevden aldırabilirsiniz. İstediğiniz birini de il başkanlığı koltuğuna oturtabilirsiniz. Fakat seçim arefesinde bunun partiye yarar değil, zarar vereceğini de unutmamalısınız.
Ülken’e de bir çift sözüm var. Ülken de maalesef göreve geldiğinden beri sivri çıkışlar yaparak herkesi karşısına aldı. Toparlayıcı değil, tam tersine parti içinde bölünmelere neden oldu. Özellikle gençlik ve kadın kollarına karşı takındığı tutum çok yadırgandı. Basına karşı da çok acımasız oldu. Neticede bugünlere gelindi.
Özetle, ne Ülken’in yaptığı doğru, ne de muhaliflerinin. Seçimlere kısa bir süre kala Antalya’da yaşanan bu gelişme rakiplerinin elini güçlendirecek. Ayrıca “CHP kendi içinde huzur bulmamış, Türkiye’ye nasıl huzur getirecek” söylemini ortaya atanların elini güçlendirdi.
Biraz gülelim
Hitler üç esir yakalamış, İngiliz, Fransız ve bir de Yahudi.
“Size soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım” demiş.
İngiliz’e sormuş.
“Titanik kaç yılında battı?” İngiliz hemen cevap vermiş.
“1912” diye. Hitler göndermiş İngiliz’i.
Fransız’a sormuş bu kez.
“Titanik’te kaç kişi öldü?” diye. Fransız cevap vermiş.
“1050”
“Tamam sende gidebilirsin” demiş ve özgür bırakmış. Yahudi’ye dönmüş
“Say lan isimlerini!”