Antalyaspor ligdeki üçüncü maçını evinde Mersin İdman Yurdu ile oynadı. Maçı değerlendirmeyeceğim. Dün bu konuda taktiksel analizleri okumuşsunuzdur. Bir başka konuyu dile getirmek istiyorum.
Antalyaspor Yönetimi için basın mensupları her zaman ikinci planda gelmiştir. Daha doğrusu üvey evlat muamelesi görmüştür. Bunu bu sezon çok daha net olarak görmeye başladık.
Nasıl mı?
Basın için ayrılan tribünün bir bölümünü yönetim aldı. Bunu fazla yadırgamadım. Zira bu bölgenin büyük bir bölümü boş kalıyordu. Değerlendirilmesi iyi oldu. Ayrılan bölümde ise yönetim ve kodamanlar! maç izliyor.
Tribünün tahsisiyle birlikte bu bölgede değişim başladı. İlk olarak kodaman arkadaşlar için LC TV’ler kondu. Arkadaşlar kaçırdıkları pozisyonları tekrar izleyebilsin diye. Buna gazetecilerin ihtiyacı yok! Zira bu muhteremler kamuoyunu bilgilendirecek.
Yine geçen sene yağışlar nedeniyle su altında kalan basın tribünü için hiçbir önlem alınmadı. Bugün yarın yine su altında kalırsak kimse şaşırmasın. Bizden ayrılan bölüme ise değerli yöneticilerin ayakları ıslanması diye boru döşendi.
Yöneticiler Antalyaspor’a hizmet ediyor, basın mensupları ise kamuoyuna. Bu herhalde suç. Değilse yönetim neden böyle davransın ki!
Böyle düşünen zihniyet her şeye rağmen bizi zaman zaman arayıp haber desteği istiyor. Kimi zaman transferde bazı konuları yazmamamızı istiyor. Biz de tüm bunlara ‘eyvallah’ diyoruz. Neden? Çünkü tarafız. Daha doğrusu Antalyasporluyuz. Bunu yaparken aslında okuyucuya haksızlık ediyoruz. Zira okuyucunun haber alma özgürlüğünü kısıtlıyoruz. Tüm bunları Antalyaspor’un çıkarları için yapıyoruz. Kimi zaman yönetimden bile fazla katkı koymamıza rağmen maalesef bu hak etmediğimiz durumla karşı karşıya kalıyoruz.
Bunun en basit örneği ise medya mensuplarına yapılan ikram!
TFF’nin talimatlarına göre ev sahibi takım bunu karşılamak zorunda.
Ama kulübe katkı olsun, bir de bu işle uğraşmak zorunda kalmasınlar diye TSYD bu görevi üstlenmiş, bizim adımıza!
İyide etmişler etmesine de.
Hem eksik kapatacağız medya olarak, hem üvey evlat muamelesi göreceğiz.
Hal böyleyken gazetecilere üvey evlat muamelesi yapılmasını anlayamıyorum.
Anlayan varsa gelip bize de anlatsın.