Dün gazetemize genç bir adam geldi. Yetkili bir kişiyle görüşmek isteyince arkadaşlar bana yönlendirdi. Konuya girmek istedi, hemen giremedi. Derin bir nefes aldıktan sonra iş aradığını söyledi. “Nasıl bir iş” dedim kendisine, “Ne iş olsa yaparım” yanıtını verdi. “Mesleğiniz var mı?” dedim, “Öğretmenim, ama biz öğretmenler bu ülkede mesleksiz sayılıyoruz” diye cevap verdi.
Evet, yanlış okumadınız. Üniversite bitirmiş bir genç iş arıyor ve ne iş olursa yapacağını söylüyor. Bize gelmeden önce de neredeyse gitmediği siyasi parti ve belediye kalmamış. Hepsi “ilgileniriz” deyip göndermiş genç öğretmeni. Çevremiz geniş olduğu için bize gelmeyi uygun görmüş.
***
Konuştukça daha acı bir tablo çıktı ortaya. Meğer öğretmen arkadaş evliymiş. Eşi de O’nun gibi öğretmen. Yüksek lisans yapıyor. Ama maalesef O da işsiz.
Düşünün iki genç, öğretmen olma hayaliyle üniversiteye girmiş, okulu bitirip artık iş hayatına atılmayı düşünüyorlar. Ancak o çok istedikleri iş kapısı bir türlü açılmıyor. Bu arada maddi sıkıntılar da baş göstermeye başlıyor. Hiç olmazsa kirayı ödemek için “çalışmalıyım” deyip her yere iş başvurusu yapıyor. Sonunda Yeni Hal’den müjdeli haber geliyor. Bir tanıdığının vasıtasıyla iş buluyor. Hemen gidiyor Hal’e. Akşama kadar çalışıyor ve eline tutuşturulan biraz parayla eve dönüyor. Sonraki gün çağrılmıyor. Bir dahaki gün yine çağırılıyor kendisi. Yine heyecanla Hal’e gidiyor. Sonra kendisini haftada ancak 2-3 kez çağırabileceklerini söylüyorlar. Yani öyle her gün iş yok.
Merak etmişsinizdir, öğretmenimiz Hal’de “ne iş yapıyor” diye. Sizi daha da meraklandırmamak için hemen söyleyeyim. Hamallık. Evet, yanlış okumadınız akşama kadar hamallık yapan öğretmen adayımız bu işi bile torpille bulmuş. O da her gün yok. Yani bir gün çalışıyor iki gün yatıyor anlayacağınız.
***
“Eğitim camiasında iş bulamaz mısın?” diye soruyorum. “Dershanelerin durumu içler acısı. Çalıştırmak istedikleri öğretmene 250-300 TL öneriyorlar. Yani asgari ücretin yarısı kadar. Üstelik de sigorta bile yok. Bu teklifi kabul edersem aldığım paranın tümünü yol parasına vermek zorunda kalacağım” diyor.
“Bazı okullarda öğretmen açığı var. Oraya başvurup derslere giremez misiniz?” diye soruyorum bu kez. “Başvurdum. Ama maalesef devlet burada emekli öğretmenleri tercih ediyor. Çünkü bunların sigorta gibi bir derdi yok. Dolayısıyla masrafı da az oluyor” dedi.
Evet, sevgili okurlar size gerçek bir hayat hikayesini aktardım. Bu örnek bize Türkiye’de sistemin ne kadar kötü işlediğini bir kez daha gösterdi.
Konuyu köşeme taşımamdaki amaç, yaşanan çarpıklığı gözler önüne sermekti. Bunun yanı sıra öğretmen adayımıza belki iş konusunda yardımcı oluruz düşüncesiyle hareket ettim. Umarım hep birlikte bunda başarılı oluruz. İlgilenenler olursa rica ediyorum beni arasınlar. El ele vererek üniversite bitirmiş bir çifte iş imkanı sağlamak, ülkemiz ve hepimiz için yararlı olacaktır.