Geçen gün çok sevdiğim ve görüşlerine saygı duyduğum bir gazeteci büyüğüm Halkkart ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
Yazısında Halkkart’ın yavaş yavaş oturduğunu ve halkın da bunu kabullendiğini dile getirmiş. Ayrıca bir gün içinde yaptığı yolculukları da anlatan gazeteci büyüğüm, minibüslerde pek bir sorunun yaşanmadığını gördüğünü dile getirdi.
Ben de bugün bu konuda yaşadığım birkaç olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ancak ustam kadar iyimser bir tablo çizmeyeceğim, çizemem. Zira gördüklerim bana Halkkart’ın tek kelimeyle Antalya’nın son yıllardaki en büyük sıkıntısı olduğunu gösterdi.
Gelelim yaşadıklarıma.
İlki geçen pazartesi günü yaşandı. Meydan’da tramvay beklerken üstü başı düzgün bir bayan elinde 3-4 yaşlarında çocuğuyla güvenlik görevlisinin yanına geldi. Evden acil çıkmak zorunda kaldığını ve bu nedenle kartını evde unuttuğunu söyledi. Güvenlikçi yeni bir kart almasını önerdi. Bayan evden acil çıktığı için üstünde 2 TL’den fazla para olmadığını ve bu nedenle 5 TL’lik kartı alamayacağını ifade etti. Güvenlikçi, “O zaman binemezsin” dedi. Bayan evinin uzak olduğunu ve kendisine yardımcı olmasını söylese de güvenlikçi kesinlikle talimat aldığını ve böyle bir şeyin mümkün olamayacağını belirtti.
Geçenlerde de bir dostum çocuğu için 5 TL vererek kart almış. Tramvaya binen arkadaşım ve çocuğu kartı okutup yerine geçmiş. Bu sırada arkadaşımın çocuğu kartı okuttuktan sonra ekranda 10 Krş. bakiye yazdığını söyledi babasına. Babası buna inanmadı. Ertesi gün tekrar tramvaya binen baba ve oğlu bir sürprizle karşılaştı. Kartı okutan arkadaşım bakiyenin yetersiz olduğunun yazdığını söyledi. Yani bir binişte 4 TL 90 Krş. çekilmiş.
Yine bir gazeteci dostum geçenlerde otobüse binmiş. Binerken sarı basın kartını göstermiş. Şoför arkadaş “Aba biz cahiliz. Bize böyle kart göstermeyin. Validatöre okutacağın kart alacaksın” der. Bizim arkadaş da, “Sarı basın kartı tek başına yeterli. Hadi ben Antalya’da yaşıyorum kart alabilirim. Peki şehir dışından gelen bir başka gazeteci böyle bir kartı nasıl temin edecek” diyerek haklı olduğunu anlatmaya çalışır. Bizim şoför arkadaş bayan olduğu için fazla üstelemeden “Peki” demekle yetinmiş ama öf pöf çekmeyi de ihmal etmemiş.
Bu kadar sıkıntının yaşandığı ve daha uzun bir süre yaşanacak gibi de gözüken Halkkart’ın iyi olduğunu söylemek çok gerçekçi gelmiyor bana. Bu nedenle gazeteci abimin yazdıklarına katılmıyorum. Ayrıca Halkart’ın iyi işlemediğini bir tek ben söylemiyorum. Kentin büyük bir çoğunlu benimle aynı görüşte. Özellikle de sosyal demokratlar bu konudan çok rahatsız. Ancak çoğu belediye yönetimiyle kötü olmamak için bu konuyu gündeme getiremiyor. Tabi bir sosyal demokrat böyle davranır mı o da tartışılır.
Son olarak yarın başlayacak olan ulaşımdaki yeni dönemin sıkıntı yaratacağı kaçınılmaz. Yeni oluşturulan güzergahlar incelendiğinde büyük sorunların yaşanacağını düşünüyorum. Umarım ben yanılırım da halk sıkıntı yaşamaz.