Antalya Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü?nde 10 yıldır görev yapan değerli dostum İsa Altun, İstanbul?a tayin oldu. Acı tatlı çok güzel gönler geçirdiğim kardeşim İsa Altun, İstanbul?a gitmeden önce bir veda mektubu yazdı. Okurken çok duygulandığım mektubu izninizle bugün sizlerle paylaşmak istedim. Hoşgörünüz için şimdiden teşekkürler.
***
Bu duygularımı, kendileriyle en çok bir arada olduğum gazeteci ağabeylerime ve kardeşlerime yazıyorum. Çünkü en çok kendileriyle görüşme imkânım oldu. Biliyorum, veda sözcükleri hep içimizi burkmuştur. Üstelik yazanı da okuyanı da farkında olmadan kanatır. Yazıya nereden ve nasıl başlayacağınızı bilemezsiniz. Yıllardır yazılı ve görsel medyayı takip eden bir insan olarak bir medya kuruluşundan ayrılan yazarların veda yazılarını okurken hep içim burkulmuştur. Demek ki bu vedalar hep sırayla oluyor. Şimdi sıra bizde. Şark hizmetimin ardından, 2000 yılının 3 Ağustos?undan bu yana Antalya Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü?nde büyük bir onur ve bahtiyarlıkla görev yapıyorum. Bilirsiniz Polis- Medya ilişkileri hassas dengeler üzerine kuruludur. Dengeyi tutmak adına adil, tarafsız ve dürüst çaba da olmazsa olmazdır. Şahsım adına mensubu olmaktan büyük onur duyduğum teşkilatımın kamuoyundaki olumlu algısına katkı koymak adına elimden gelen tüm dürüst çabaları sarf ettiğime inanıyorum. Bundan 30 ay önce sevgili varlığımız olan oğlum Burak talihsiz bir trafik kazası geçirdi. Kadere ve alınyazısına inanan bir insan olarak trafik kazasından sonra ailecek daha güçlü olmamız gerektiğine hep inandım. Oğlumuzun ayağa kalkabilmesi için elimden gelen mücadeleyi göstermeye çalıştım. Hala da umudumu yitirmiş değilim. Nitekim yapmış olduğum araştırmalarda İstanbul ilinde bulunan Baltalimanı Kemik ve Araştırma Hastanesi?nin bu konuda iddialı bir tıp merkezi olduğunu öğrenince İstanbul iline tayin yaptırmayı uygun gördüm. Antalya?da çok saygı duyduğum kadim dostlarımın, ağabeylerimin ve kardeşlerimin olduğunu biliyorum. Yaklaşık 10 senedir acısıyla tatlısıyla güzel günlerimiz geçti. Çalışmakta olduğum Basın ve Halkla İlişkiler Şubesinde tarafıma verilen her görevi şerefle ve kıvançla yerine getirmeye gayret ettim. Kamunun menfaatlerini her zaman kendi beklentilerimden daha üstün gördüm. Ekmeğini yediğim teşkilatıma laf getirmemek, kul hakkına riayet gibi kavramları her zaman daha yukarılarda başımın üstünde tuttum. Tutmaya da devam edeceğim. Bu sadece fiziki bir ayrılış. Yüreğim, vicdanım, benliğim de hep burada olacak. Basın mensubu kardeşlerimden çok sevgi ve saygı gördüm. Şu ana kadar yıllar yılı içinde kalbini kırdığım, bozuştuğum ya da küslüğüm olan tek kardeşim yok. İnşallah ta bundan sonra da olmaz. Beni zaman zaman duygulandıran anları da unutmam mümkün değil. Bilhassa oğlum Burak?ın geçirdiği trafik kazasından sonra acil serviste kan vermek için bekleşen onlarca gazeteci dostlarıma ne yazsam duygularımı ifade edemem. Ameliyat odasında sabaha kadar susmayan telefonlarıyla bana güç veren dostlarım, size minnettarım. Yoğun bakım bekleme odasında benimle günlerce sabahlayan onlarca basın emekçisiyle gözyaşlarımızın karşılıklı birbirine döküldüğü zamanları asla unutmayacağım. Burak?ın servise çıktığı zamanlarda Burağımın omuriliğine faydalı olur inancıyla evinden kemik çorbası getirten basın emekçisi ağabeylerimin ve kardeşlerimin hakkını ben nasıl ödeyeceğim. Ettikleri duaları da. Bana ve oğluma yazılan yazılar zaten benim hakkımda kalacak en anlamlı mirasımdır. Kim ne derse desin onurlu ve haysiyetli Antalya basın dünyasının tüm çalışanlarına şükran ve minnet doluyum. Önümüzdeki günlerde Antalya?dan ayrılacağım. Herkese hakkım helaldir. Sizler de hakkınızı helal ediniz. Bundan böyle İstanbul?da da bir evinizin olduğunu biliniz. Telefonlarım aynıdır. Değişmeyecektir.