Bugünün iklim koşulları dikkate alındığında ülkemizde küresel iklim değişikliğinin etkileri su kaynaklarının azalması, kuraklık, sıcak hava dalgaları, sellerdeki artış ve tarımda verimliliğin düşmesi olarak kendini gösteriyor. Türkiye’nin su miktarı; Dünya üzerindeki 35 milyon kilometreküp tatlı suyun sadece yüzde 0,3’ü ekosistem ve insani tüketime uygun tatlı su kaynaklarından oluşuyor. Türkiye’de ise toplam 95 milyar metreküp yüzey suyundan yüzde 9 oranında faydalanılıyor. Bunun yüzde 79’u sulamada, yüzde 14’ü içme suyunda, yüzde 10’u ise sanayide kullanılıyor. Türkiye, sanılanın aksine su kıtlığı sınırında bir ülkedir. Türkiye’nin gereksinim duyacağı su miktarının, önümüzdeki 25 yılda günümüz su tüketiminin 3 katı olacağı öngörülüyor. Kişi başına kullanılabilir su miktarımız yıllık 1.300 metreküp yani günde yaklaşık 216 litredir. Suyun değeri ve korunması söz konusu olduğunda, daha ziyade fazla su harcamamak, musluktan akan suyu verimli kullanmak, yağış miktarları ve küresel iklim değişikliği gibi konular göz önünde bulundurulmaktadır. Ancak suyu doğru ve verimli kullanmanın yanı sıra bir ürünün üretimi aşamasında ne kadar su kullanıldığını da bilinmekle birlikte çoğu zaman dikkate alınmamaktadır. Bu anlamda su yalnızca doğrudan değil dolaylı olarak da fazla tüketilmektedir. Ülkemizin, nüfus artışı ile birlikte küresel iklim değişikliğinin de etkileri sonucu daha kurak bir iklime sahip olacağı düşünüldüğünde 2050 yılında Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının yılda 1.200 metreküp civarında olacağı tahmin ediliyor. Bir başka ifade ile ikliminin değiştiği ve nüfusunun hızla arttığı dikkate alındığında Türkiye’nin 2050 yılında su fakiri bir ülke olacağı öngörülüyor. Bunun yanında ülkemizde suyun kısıtlı, yağışların bazı bölgeler dışında miktar ve dağılımının düzensiz olduğu, büyük şehirlerde ve tarımsal üretimde suyun kısıtlı bulunduğu, içme, kullanma ve sulama suyu kalitesinin gün geçtikçe artan sanayi ve diğer faaliyetler sonucu oluşan çevre kirlenmesi neticesinde düştüğü ve küresel iklim değişikliğinin etkilerinin arttığı düşünüldüğünde, Türkiye’nin çok yakın bir tarihte kuraklığın şiddetini bugüne oranla çok daha yüksek hissedeceği aşikardır. Su varsa hayat var. Ülke olarak, suyu iyi yönetmek mecburiyetindeyiz.