Türkiye ile ABD arasında bir S-400 kavgasıdır gidiyor. Bir de Doğu Akdeniz’de sondaj meselesi var ayrıca. Zaman zaman sertleşen karşılıklı açıklamalar, söz düelloları aylardır sürüyor. Peki dünyanın gözünü Doğu Akdeniz’e çeviren ne ? Ne oldu da birden bire bu bölge kıymete bindi ? Cevabı gayet açık; Doğu Akdeniz’de Türk bilim insanları tarafından tespit edilen 3 trilyon metreküpü aşkın doğalgaz rezervi…
Son dönemlerde yeni bir ‘Milli Petrol Politikası’ oluşturan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de
sondaj çalışması yapması ve kaynakları hızla tükenen dünyada son derece önemli bir rezervi ortaya çıkarması doğal olarak egemen güçleri rahatsız etti. Dünya jandarmalığına soyunan ABD, bölgede Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından yapılan ve deniz hukukuna aykırı sondaj çalışmalarına göz yumarken, hatta destek olurken, en doğal hakkı olmasına Türkiye’nin sondaj çalışmalarına karşı çıkıyor. Amaç, Türkiye’yi enerji denkleminden çıkarmak…
Bu konuda ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun İsrail, Yunanistan ve GKRY ile yaptığı toplantıda bu yönde bir takım kararlar alındığı da biliniyor. Nitekim küresel güç odakları ve Batı’nın bütün dikkati hali hazırda Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan dev enerji rezervlerine çevrilmiş durumda. Küresel güç odakları enerji savaşlarında birbirlerine karşı hegemonya mücadelesi verirken, enerjiye sahip bölge ülkeleriyle yeni ittifaklar oluşturarak bölgede hakimiyet oluşturacak baskı tehdit ve operasyonlarını da sürdürüyor. İşte ABD’nin uzun zamandır Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 savunma füze sistemlerine şiddetle karşı çıkması, çeşitli yaptırımlarla tehdit etmesi filan bundan…
Bugüne kadarki tüm iddiaları askeri uzmanlarca çürütülen ABD şimdilerde ise S-400’lerin F-35’lerin sistemine gireceğini dolayısıyla kendileri için bir tehdit oluşturacağını savunuyor. Ancak bununla ilgili de Rus uzman Perenciyev, “ABD uçakları Türkiye’yi tehdit etmezse S-400 sistemleri F-35’ler için tehdit olmaz” açıklamasını yaptı. Yani ABD Türkiye’ye saldırmazsa S-400’ler bir tehdit unsuru olamaz.
Eee zaten savunma sistemini de amacı bu değil mi ?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bununla ilgili, “S-400 Türkiye’de olursa, F-35’lerin sistemine girer iddiasını doğru ve gerçekçi bulmuyoruz” demişti. Aslında Türkiye’nin Rusya’dan 2.5 milyar dolara satın aldığı S-400 hava savunma sistemine Amerika’nın neden NATO’yu bahane ederek karşı çıktığını en güzel açıklayan, Alman dergisi Stern oldu. Stern, Türkiye’nin S-400 almasının Doğu Akdeniz’de net bir üstünlük sağlayacağını ifade ederek ABD’nin S-400’e karşı çıkmasının arkasındaki nedenin bu olduğunu vurguladı…
Her şey son derece açık. Bölgede ve Türkiye’de hegemonyasını kabul ettirmek isteyen ABD çakallık yapmaya devam ediyor. Ancak bu kez karşısında son derece dirençli, kararlı bir Türkiye var. ABD’nin tüm hamlelerine karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlılığını sürdürüyor. Daha önce bir çok kez Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerinden geri adım atmayacağını söylemişti. Bosna Hersek gezisinde de yine bu kararlılığı ortaya koydu. Tehditler için, “Sağdan soldan bazı rahatsız edici sesler çıkabilir ama bu seslerin hiçbirisi bizi yolumuzdan alıkoyamaz” dedi. S-400’lerle ilgili ise “S-400’lerin şu anda yolculuk hazırlığı devam ediyor. Bizim kendileriyle (Rusya) zaten mutabık kaldığımız tarihler var. Burada da yerleşim planlarını, nereye konuşlanacağını planlanıyor” ifadelerini kullandı.
Yani demem o ki, it ürüyor ama kervan yürüyor. Türkiye, ABD ve Batı’lı güçlerin tüm ayak oyunlarına direniyor. Bu noktada siyasi argümanların geri planda bırakılması, güçbirliği yapılması şart. Çünkü mesele ne Tayyip Erdoğan’ın iktidarı, ne muhalefetin iktidar çabası meselesi değil. Kesinlikle milli menfaat meselesi. Sizi bilmem ama ben meseleye şahsen böyle bakıyorum vesselam…