Sosyal medya hesaplarında zaman zaman insanı şaşırtan, kendine getiren güzel paylaşımlarla karşılaşıyorum.
İşte onlardan bir tanesi;
"100 sene sonrasını hayal ediyorum" idi...
2121 yılında akrabalarımız ve arkadaşlarımızla birlikte hepimiz toprak altında olacağız...
Tıpkı dedemizin babasını hatırlamadığımız gibi evlerimizde yabancılar oturacak, mal ve mülkümüze başkaları sahip olacak, bizden hiçbir şey hatırlamayacaklar. İsimlerimiz, eşkalimiz unutulacak.
Bir de şehrini değiştiren, gönüllere dokunan, baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakıp unutulmayacak olanlar var.
100 yıl sonra toprak altında, karanlığın ve sessizliğin ortasında dünyanın ne kadar boş olduğunu, hayallerimizin ne kadar saçma olduğunu anlamış olacak ve keşke ömürlerimizin tamamını iyiliklerle ve güzel amellerle geçirseydik temennisinde bulunacağız.
Mademki hayattayız o halde ibret alalım ve değişelim...
Bana göre hayatımızda ilk değişmesi gereken takdir etme becerisi olmalıdır. Hakedenin hakettiğini yaşarken teslim etmeliyiz. Musalla taşında "iyi biliriz" demek de elbet önemlidir. Ama yaşarken bunu hissettirmek farkımız olmalıdır.
İnsan merkezli bir yatırım hareketi başlatmaya mecburuz.
Hatırlayalım;
1 yıl sonrasını düşünüyorsanız tohum ekiniz
10 yıl sonrasını düşünüyorsanız fidan dikimiz
100 yıl sonrasını düşünüyorsanız İNSAN yetiştiriniz.
İşte bütün mesele budur...