Sağlık Bakanlığınca geçtiğimiz Mayıs ayında Antalya İl Sağlık Müdürü olarak atanan, Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Oğuz Karahan’ın yerine Mamak Devlet Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Evren Ekingen atandı. Ekingen, atandığının ertesi günü Antalya’ya hareket etti ve İl Sağlık Müdürlüğünde gerçekleştirdiği bir tanışma toplantısı ile görevine başladı.
Yeni müdürümüz Ekingen, 1980 doğumlu ve Batmanlı. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 2005 yılında mezun olmuş, çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra 2013 yılında Acil Tıp Anabilim Dalı’nda uzman doktor unvanını elde etmiş. Elazığ Eğitim Araştırma Hastanesi'nde mecburi hizmetini tamamladıktan sonra Batman Bölge Hastanesi'nde 4,5 yıl Başhekim Yardımcısı olarak görev yapmış. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Kalite ve Akreditasyon Denetçisi. Pandemide, Sağlık Bakanlığı Pandemi Saha Koordinasyonunda da görev yapıyor. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde de Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi ve Hatay Hassa Devlet Hastanesi'nde koordinatör Başhekim olarak görev alıyor. Yani tam bir saha adamı.
Sn. Karahan 8. ayında görevden alınırken; neden görevden alındığını AK Parti erkleri acaba biliyorlar mı? Bu sadece İl Sağlık Müdürüne yapılan bir operasyondan mı ibaret? Siyaset ve ticaret gurupları kimlere mesaj veriyor? Şehri yönetmekte olan siyasi ve ticari bu gruplar Sn. Başıbüyük, Sn. Karahan’dan sonra kaç paylaşımlık, kaç dosyalık imza için yeni bir kurban seçtiler? İlimizdeki diğer kamu kurum bürokratları endişe ile olayları izliyorlar. Kendilerine dersler çıkarıyorlar. Bu yaşananlar siyaset için önemli ikazlar, ticari gruplar için tehlike çanları anlamını taşıyor. Siyasetin ve ticari grupların ortak paydaşı İl Sağlık’ta artık sükunet gerekmiyor mu? Allah için Sn. Karahan’dan ne istediniz de yapmadı? Ne suçu günahı var? Hangi gerekçe görevden alınmasını gerektiriyordu? Yapmayın efendiler, kıymayın evlatlarınıza. İnanın bürokratlarınızın hakkını aramanın bana kalması onlar adına daha bir büyük üzüntü vesilesi. Siyasete çağrım; Şehirdeki bürokratlar dikkatle süreci izliyorlar.
Antalya İl Sağlık Müdürlüğündeki keşmekeşlik artık çuvala sığmıyor. Ne yazık ki siyaset ve bakanlık bir mutabakata varamamış, başkanlık atamaları yapılamamış, hastanelerde sözleşmeli idareciler de geçici görevlendirmelerle kaderine terk edilmiştir.
Her zamanki gibi Antalya’da sağlıkta karar kılıcılar ve sağlığa çöreklenen çeteler, liyakat, ehliyet, emniyet ve adalet kriterleri yerine “Senin adamın, benim referansım” dairesinin dışına çıkmadıkları için başarısızlık ve fiyasko içinden çıkılmaz bir hal alıyor, kaos, artarak devam ediyordu. Ve hatta o kadar ki, çoğu kişinin bildiği uçkuru düşük namı değer bir müptezel, uslu uslu “Vekil Efendi’nin vazgeçilmezi, olmazsa olmazı” olabiliyordu. Kimse de buna dur, diyemiyordu.
Antalya Şehir Hastanesi ise tam bir muamma!.. Nedim bey öncesine dair…
Nerden baksan anlamsız, nerden tutsan beceriksizce... Bu ekonomik koşullarda, devletimizin tüm imkânlarını seferber ettiği ve Bakanlığın adeta akıttığı milyonlarca lira bütçeye rağmen, doktorundan hemşiresine, tıbbi sekreteri, güvenlikçisi, temizlikçisine kadar, ataması yapılan ve hatta diğer tesislerde hizmet içi eğitimini tamamlayan, onca personele rağmen; Antalya İl Sağlık Yönetimi, başta Kamu Hst. Başkanlığı, Şehir Hastanesi’ni açamadı. Beceriksizliğe bir de güzel bir ifade bularak açılışın adını simülasyon koyarak aklımızla da alay ettiler.
Bir de şunu merak ediyorum. Ameliyat yapılamayan bir kuruma ne isim vermeliyiz?
A- Şehir Hastanesi
B- Hastane
C- Poliklinik
D- Sağlık Ocağı
E- Hiçbiri
Müdürlüğün taşınma fiyaskosu ve yıkım kararı olan Atatürk DH’nin durumu bir yana. Tüm bu süreçte 3 müdür eskiten, işinden çok egosu ile nam yapmış, aldığı kararlarla iş bilmezliği tescilli, dediğim dedik, çalığım düdük, Kamu Başkanlığı’nın beceriksiz, basiretsiz öngörüsüz, yönetiminin; Kamunun insan kaynağını nasıl heba ettiğinin resmi için, Şehir Hastanesi’nin bu günkü haline bakmak yeterli olacaktır sanırım. Antalya’daki hastanelerin poliklinik yoğunluğu ortadayken, hele hele bu kış aylarında salgınlar artmışken, yoğun bakım üniteleri, acil servisler dolup taşarken, onlarca özellikli birim doktorumuz, yüzlerce personel, aylardır Şehir hastanesinde “günü belli olmayan” hasta kabulüne gün sayıyor, koskoca hastanede boş yere mesai dolduruyordu. Bütün bu görev sorumluluk ve mesuliyet karşısında; onurun şerefin hakkı vardı ama bunu duyumsayacak “kimsecikler” yoktu ortada...
İşte bu manzara içerisinde beklenen görev değişikliği gerçekleşti ve Sn. Ekingen koltuğa oturdu. İl Sağlıkta ve hastane yönetimlerinde yapılamayan atamalar için kartlar yeniden mi karılır, mevcudun üzerine eklemeler mi yapılır, yamalarla gün mü kurtarılır? Bekleyip göreceğiz.
Hep dediğimiz gibi, kamu yönetimi ve bürokrasi adına söz söyleyen ve atamaları yapanların, referans olanların, bulunduğu koltuktan güç alan değil, o koltuğa güç veren, kaynakları doğru yöneten, kişisel ihtiraslardan uzak, vatan, millet, devlet için canını dişine takan, gecesini gündüzüne katan, adam gibi adamları göreve getirmeleri elzemdir ve şarttır. Doğru kişilerin atanmasını sağlamadığınız sürece biz yazmaya, vatandaş ağlamaya, problemler de artarak üremeye devam edecektir.
Tüm bu karamsar tabloya rağmen biz yine de, umuda, çözüme hizmete dair bir beklentiyle Sn. Ekingen’e başarılar dileyelim, inşallah kademli olur diyelim. Memleketimize hayırlara vesile olsun.
Vesselam.
Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde, liyakatın gölgesinde kalmış, siyasi oyunların ve kişisel bağlantıların hüküm sürdüğü karanlık bir dönemle karşı karşıyayız. Havuz Fiyat'ın kariyeri, bu çürümüş sistemin somut bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Ünal Hülür döneminde yükselişe geçen Fiyat, liyakatten çok, iç içe geçmiş ilişkilerle koltuğunu korudu. Hülür'ün görevden alınması, Havuz Fiyat için bir tehdit olmadı; aksine, yeni lider İsmail Başıbüyük ile de kol kola girdi. İsmail Başıbüyük ve Ünal Hülür dönemlerindeki skandallar, Havuz Fiyat'ın isminin her seferinde parlaması, artık bir tesadüf değil. Liyakatin yerini, keyfi atamalar ve arkasındaki kirli ilişkiler almış durumda. Kamu kaynakları, liyakatsiz yöneticilere peşkeş çekilirken, vatandaşların sağlığı da bu pis oyunların kurbanı oluyor. Havuz Fiyat’ın şüpheli kariyerindeki eleştiriler sadece atama süreçleriyle sınırlı değil; aynı zamanda bağlı olduğu Destek Hizmetleri Başkanı Recep Mustafa Okur’un görevden alınmasında da parmak izleri bulunuyor. Ancak, Okur’un mahkeme kararı ile geri döneceği ihtimalini öğrenince, Fiyat’ın kendi güvencesiz pozisyonunu fark edip hızla başka bir başkanlık koltuğuna sığınma manevrası, gerçek bir panik haliyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Son olarak, Havuz Fiyat'ın Evren Ekingen ile yakınlaşma çabaları, sağlık sektöründeki bu çürük düzenin ne kadar kalıcı olduğunu gösteriyor. Liyakatın, dürüstlüğün ve etik değerlerin yok sayıldığı bu ortamda, sorumlular sadece kişisel ilişkileriyle var oluyor, toplum ise bu acı gerçeğin bedelini ödüyor.
Kamu ihale kanunun 22-f maddesinin suiistimali Antalya'da sağlıkta asıl rant kaynağıdır
"Bütün bu görev sorumluluk ve mesuliyet karşısında; onurun şerefin hakkı vardı ama bunu duyumsayacak “kimsecikler” yoktu ortada... " Bu ifade o kadar doğru ki!.. Kalemine sağlık kardeşim
"Uçkuru düşük namı değer bir müptezel, uslu uslu “Vekil Efendi’nin vazgeçilmezi, olmazsa olmazı” olabiliyordu" Yuh.... Gerçekten bu kadar mı?. Referans olduklarına level atlatmışlar desenize....