Türkiye iki gündür ayakta.
Nedeni de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada verdiği karar.
Öncelikle nasıl bir karar çıktı onu bir hatırlayalım.
Mahkeme Hrant Dink’in öldürülmesi olayında Yasin Hayal’i, Ogün Samast’ı azmettirdiği gerekçesiyle suçlu buldu. Diğer sanıklar hakkında ise Hrant Dink cinayetiyle ilgileri olmadığı gerekçesiyle tahliye kararı verdi. Yani başından beri azmettirici olarak bilinen Erhan Tuncer suçsuz bulundu. Tuncer önceki gün sırıtarak çıktı cezaevinden. İki gündür de özgürce dolaşıyor. Tetiği çeken Ogün Samast da bugün yarın aramızda dolaşırsa şaşırmayın.
Peki nasıl bir karar bekleniyordu?
Dink’in öldürüldüğü 19 Ocak 2007 tarihinden kararın verildiği 17 Ocak 2012 tarihine kadar 25 duruşma yapıldı. Her duruşmada Dink ailesi, yargılanan sanıkların olayın piyonları olduğu ve bunların arkasındaki örgütün ortaya çıkarılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye kamuoyu da Dink ailesiyle aynı görüşteydi. Savcı bile iddianamesinde Dink’in öldürülmesi eylemini “terör örgütü” faaliyeti kapsamında değerlendirerek dava açtı.
İşte tüm bunlara rağmen mahkeme inanılmaz bir karar verdi ve neredeyse Dink’i suçlu bulacaktı. Utanmazsa Dink’e kendini öldürtmeye azmettirmekten dava açacaktı.
Bu karar tek kelimeyle insanım diyen herkesi derinden sarstı. Tam bir skandal. Herkesin arkasında bir örgüt olduğunu düşündüğü bir olayın faillerine ödül gibi ceza verilmesi Türkiye’yi de zorda bırakacaktır Şöyle ki; Dava devam ederken Dink ailesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayette bulundu. AİHM, Türkiye’yi İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin “yaşam hakkı” ve “adil yargılanma hakkı” maddelerini ihlalden tazminata mahkum etti. AİHM’nin kararına rağmen derinlemesine soruşturma yapılmadan Dink davası bitirildi.
Aslında yargılamanın bu şekilde sonuçlanacağı sürecin önüne konulan engellerden anlaşılıyordu. Zira dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, “Örgütlü bir eylem olmadığını” söyleyerek bizlere aslında o gün ipucu vermişti. Yine bugüne kadar işlenen siyasi cinayetlerin bir şekilde üstü örtülüyordu. Bunları bilerek hareket etmeliydik. Ama nedense mahkemeye güvendik ve gerçek suçluları adalet önüne çıkarılacağına inandık. Kuşkusuz bunda Başbakan Erdoğan’ın Dink ailesine verdiği sözün de etkisi vardı. Başbakan, Dink ailesine “Olayın üzerine kararlılıkla gidilecek” demişti. Yukarıda da belirttiğim gibi bu bizi umutlandırdı.
Türkiye’de son zamanlarda yoktan örgütlerin var edildiğini duyuyoruz. Ancak var olan örgütlerin yok edildiğine hiç tanık olmamıştık. Bunu da maalesef gördük.
Bugün 19 Ocak. Yani Dink’in öldürülüşünün 5. yılı. Ölüm yıldönümü arifesinde verilen bu karar Dink’i ikinci kez öldürmüştür.