Son tutuklamalarla birlikte 95 gazetecinin cezaevinde olduğu Türkiye’de Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Sadece 8’i gazetecilikten içeride” dedi.
Demek ki gazetecilik faaliyeti yapınca da tutuklanabiliyorsun. Bu da bize Türkiye’de basının özgür olmadığını göstermeye yeter sanırım.
Bu arada kamuoyu, diğer 87 kişinin kimliklerini merak ediyor. Onlar da açıklanırsa iyi olur!
***
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, emekli vekil maaşlarına yapılan zammı savundu. Çiçek, “Bir ihtiyaçtan kaynaklandı ve böyle bir düzenleme yapılması gerekiyordu” dedi.
Peki, memurun ihtiyacı yok mu? İhtiyaç duyulursa onlara da yüzde yüze yakın zam yapılır mı?
***
CHP Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş, “Milletvekili para hesabı mı yapsın, geçim hesabı mı yapsın? Milletvekili karnını doyurmazsa iş takipçiliği yapar” demiş.
O halde memurlar da karnını doyurmazsa iş takipçiliği mi yapsın?
Toptaş’ın mantığıyla hareket edersek rahmetli Turgut Özal’a hak vermeliyiz. Özal ne demişti? “Benim memurum işini bilir.”
***
Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, “Noel Baba dürüst biri olsaydı bacadan değil kapıdan girerdi” diyor.
Bu açıklamaya kızan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise, “Anadolu’da bir söz vardır, ‘Cahille bal yeme, alimle taş taşı’.
Doğru söze ne demeli.
***
Önceki gece Şırnak Uludere’de Türk jetleri PKK’lı diye köylüleri vurdu. Bombardımanda ölen 35 kişinin sivil olduğu anlaşıldı. Türkiye’den ilk açıklama Reuters’e yapıldı. İsminin açıklanmasını istemeyen bir askeri yetkili, “Sınırı ihlal eden bu kişilerin kaçakçılar mı PKK’lılar mı olduğunu bilemezdik” diyerek operasyonu savundu.
Bu talihsiz açıklamanın anlamı şudur: “Tanımadığımız herkesi bombalayabiliriz”.
***
İşte böyle bir ülkede yaşıyoruz ve yukarıda ismini andığım kişiler tarafından yönetiliyoruz. İnanın bu kadar çelişkinin yaşandığı bir başka ülke yoktur. Buna rağmen ayakta durabildiğimize inanamıyorum.