Dünyada tüm insanlar aslında şunları istiyor; çevre bilinci artmış yeşil bir dünya. Doğal ve kültürel değerler birlikte korunsun. Doğal enerji kaynakları verimli kullanılsın. Yenilenebilir, çevreye saygılı enerji verimliliği sağlansın. Karbon salınımı kontrolüne bir an önce başlansın. Ya Antalya! Kimlikli, marka ve kaliteli bir şehir olmak. Bunlar gerçekleşebilir mi? Elbette gerçekleşir. Her şey insana bağlı. İnsanoğlu, bir planlama olmadan hiçbir şeyin yapılamayacağını anlamak zorunda. Özellikle bölgesel ve kentsel planlama son derece önem taşıyor. Bu arada, insanların olmazsa olmazları sanayide ve tarımda bölgesel kalkınmaya yönelik planlar yapılırken, konunun partiler üstü olması şart. Kent planlaması yapılırken, mutlaka makro düşünmek gerekiyor. Mevcut yapılarda ömrü tükenenler için, kimlikli ve çağdaş dönüşümler olmalı. Bunun için de insanoğlunun fedakarlıklarına ihtiyaç var elbet. Planlama, önce yaşanan evden başlamalı. Sonra sırasıyla sokak, cadde, bulvar, mahalle, semt, kent, bölge, ülke ve dünya. Bir kelebek etkisi gibi. En küçük yerden başlayan planlama, dünyanın nasıl bir yer olacağını da etkileyecektir. Planlama yapılırken ihtiyaç duyulan en önemli olgu da eğitim. Ne yaparsanız yapın, neyi nasıl planlarsanız planlayın, eğer karşınızda bunu anlayacak kişiler olmazsa, o planları asla uygulayamazsınız. Ne istiyoruz? Rahat yaşamak istiyoruz. Caddemi, sokağımı asfaltlayın, ‘ama sakın kazmayın’ mantığında. Yeşil alanları çoğaltalım, ‘ama benim bahçemdeki ağaçları kesmeme karışmayın’ mantığında. ‘Ben gidip bir toprak parçasını alayım, ama devlet bunun parasını benden istemesin’ mantığında. ‘Suyu kullanayım, ama su sıkıntısı çekmeyeyim’ mantığında. ‘Doğal su yollarının üzerine evimi yapayım, ama yağmur yağdığında sel basmasın’ mantığında. ‘Hayvanların doğal yaşam alanlarına konut, fabrika yapayım, ama bu hayvanları hiç gözüm görmesin’ mantığında. ‘Çevreyi kirleteyim, çöpümü sokağa atayım belediye temizlesin, işi ne’ mantığında. Özetle. İnsanoğlu sadece “gözünün ve gönlünün” doymuş olmasını istiyor. Peki, insanoğlu doyar mı, yetinir mi. Asla. Daha sonra çok rahat edecek bile olsa, kendisini sıkıntıya sokacak hiçbir şeyi kabullenmez. Ne verirseniz verin, hep daha fazlasını ister. Asla yetinmez.