Doğa ile iç içe yaşayan insanın yerleşik hayata geçmesi ile birlikte üretim ve tüketim düzeninde önemli değişimler gerçekleşti. Zamanla doğanın hükümdarı olduğu, doğanın kendisi için var olduğu inancı ile birleşen, üretim ve tüketimdeki gelişmeler beraberinde bugün çevre sorunları denilen sorunların temelini oluşturdu.
Doğanın, dünyada yaşamın olumsuz koşullarla karşı karşıya kalmasında kalacak olmasında
birinci derecede sorumlu olan biz insanlarız. İnsanın doğanın sahibi olduğu düşüncesi ile büyüme, gelişme adı altında yaptığı faaliyetler, insan ve pek çok canlı türü için dünyayı yaşanamaz bir gezegen haline getirme sürecini başlattı. Bu sürecin bir kolunu üretim ve tüketim sonucu hızla artan çöpler oluşturdu.
Ülkemizde çöp sorununa ilişkin çalışma yapan hizmet veren temel yönetim birimi de yerel yönetimler, özellikle belediyelerdir. Kentleşmenin artışı ile belediyelerin çevre sorunlarına özelde ise çöp sorunlarına ilişkin görev ve sorumlulukları çeşitli yasalarda belirtildi.
Sosyal medyadan dün dostum Canip Can, ülkemizde yerleşik bir yabancının videosunu bana da gönderdi. Bir göl kenarında çekilen videoda anlaşılabilen güzel Türkçesi ile bize şöyle seslendi; “Çok güzel bir ülkeniz var ama çok büyük de bir sorun var o da çöp. Ben utanıyorum sizler utanmıyor musunuz” diyerek aldı aline siyah çöp poşetini toplamaya başladı. Topladığı her bir çöpü de göstererek ‘Alın bunları evinize götürün niye buraya bırakıyorsunuz. Bak bu alkol şişesi bu sağlamı bu da kırık olanı, çocuklarımız çevrede oyun oynuyorlar onları koruyalım. Ayakkabısını bile burada bırakmış’ diyerek çöpleri gözümüze soktu. Videoyu ben de sosyal medyadan bazı arkadaşlarıma gönderdim ki o yerleşik yabancının sesi tüm ülkeye yayılsın. Kentlerde çevreye daha çok duyarlıyız, temiz tutmak için yerel idareler büyük çaba gösterirken, maalesef kırsalda bunu göremiyoruz. Piknik yapmayı seviyoruz. Dağ, orman, deniz veya herhangi bir akarsu ve göl kenarında tükettiklerimizi beraberimizde götürelim. Gelecek nesillere temiz bir çevre bırakalım.
Çevre eğitimi ne kadar erken yaşta başlarsa o kadar iyidir. Çünkü, okul öncesi ve okul çağlarında oluşan ilgiler ve tutumlar gelecekteki istendik davranışların temelini oluşturur.
Özelikle çocukluk çağlarında ve genç yaşlarda oluşan değer yargıları ve tutumlar, erken yaşlarda doğayla olan ilişkilerde empatinin gelişmesi ve doğaya karşı sevginin
oluşmasında oldukça önemlidir. Bunların oluşması çevrenin korunması için çevre
dostu davranışların gösterilmesi gerekir.