Tüm dünyada futbol, sporun önüne geçti. Adeta hayatın yoğunlaştırılmış bir hali gibi görünen bu oyunda, insanlar yaşamları içinde adını koyamadıkları pek çok şeyin yansımasını bulabiliyor. Biraz da bu nedenle futbol, artık sadece futbol değil. Futbol, oynanan oyunun ötesinde pek çok şeyle ilintilendirilen ve anlamlandırılan bir oyun halini aldı. Futbol, oyun olmanın ötesinde eğlence, iktidar, güç, üzüntü, sevinç, ulusal onur ve hepsinden de öte kendi kimliklerini, kendilerini bulabildikleri bir dünyanın anahtarını sunuyor. Futbolun yaşam ile kurmuş olduğu bağ öylesine güçlü ki, futboldan uzaklaştığınızı zannettiğiniz bir ortamda aslında futbola daha da yakınlaşmış olursunuz. Çünkü futbol, toplumsal yapı içerisinde her geçen gün daha fazla yer işgal etmeye başladı ve bu işgal sonrasında toplumsal ortak paydanın yaratılmasında, güçlendirilmesinde de daha fazla rol oynuyor. Ülkemizde konronavirüs vakalarında artış, endişelere neden oluyor. Endişeliyiz fakat özellikle maske kullanımı ve sosyal mesafe kurallarına yeterince uyduğumuz söylenemez. ‘Bana bir şey olmaz’ diye düşününler maalesef çoğunlukta olunca yeni tedbirler hayata geçirildi. Sokak ve köy düğünleri yasakladı. Türkiye Futbol Federasyonu bir kaç hafta öncesi Ekim ayından itibaren tribünlere belirli sayıda seyirci alınacağını duyurmuştu. Federasyon, dün yeni bir açıklama yaparak sezonun ilk yarısında tüm karşılaşmaların seyircisiz oynanacağını kamuoyuna duyurdu. Her futbolsever gibi üzüntüyle karşıladım. Toplum olarak, gereken hassasiyeti göstermiş olsaydık gönül verdiğimizin futbol takımının maçını tribünden keyifle izleyebiliyor olacaktık. Kurallara uyalım, tribüne çıkalım diyorum.