Küresel olarak iklim değişikliğinden hiç kuşku yok ki en çok etkilenen ülkelerin başında biz geliyoruz. Ülkemiz su cenneti değil aslında fakiri. Ülkemiz genelinde ve Antalya’da suyu yönetebiliyor muyuz? Devletin ilgili kurumları bu konuda sık sık bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapıyor, neler yapılması gerektiği konusunda projeler ortaya koyuyor. Yaşamsal öneme sahip olan bu kaynak, ne yazık ki yeryüzünde sınırlı miktarda bulunmaktadır. Buna karşın artan dünya nüfusu ve ekonomik gelişmeler, bir yandan suya olan talebi artırmakta diğer yandan sınır değerlere yaklaşmış görünen su rezervlerini tehdit etmektedir. Sınırlı kaynaklarla sınırsız bir büyüme hırsına kapılan üretim sistemi, doğal kaynaklar üzerine aşırı yük bindirdiği için, tıpkı bir otomobilin motorunun hararet yapması gibi dünyanın da ısınmasına neden oldu. Oysa bu ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği, canlılar açısından büyük bir tehlike anlamına geliyor. Her şeyden önce su kaynaklarının yok olması ve kapasitelerinin düşmesi söz konusudur. Su kaynaklarının azalmasını önlemeye ve suyun verimliliğini artırmaya yönelik politikalar giderek toplumların geleceğini belirleyen politikalar haline geldi. Su kaynaklarının korunabilmesi, iyi bir su yönetim sisteminin kurulmasına bağlı. Su yönetim sistemi, su kaynaklarının korunması, kullanılması ve kullanım sonrası ortaya çıkan kirlilikten suların yeniden arındırılmasına kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. Ülkemizin bir bölgesinde ne zaman su sıkıntısı yaşansa su tasarrufu yapılması için uyarılar geliyor. Su tasarrufu için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.