Ulaşımda sıklıkla toplu taşıma araçlarını kullananlar arasında yer alıyorum.
Neler yaşanmıyor nelere tanıklık etmiyoruz ki.
Her bir trajikomik durum ayrı bir hikaye ve yurdum insanı fotoğraf karesi. Ellerinde son model akıllı telefonlar kulakta kulaklık gençlerin çoğunluğu otobüse binen yaşlıları görmezden geliyor, akıllı telefonları olmayanlar ise dışarıda dükkanların tabelalarını okuyor. Değişen bir şey yok. Fotoğraf aynı.
Durağa yanaşan otobüse binmek için yardım bekleyen tekerlekli sandalyedeki engelliye yolcular değil de koltuğundan kalkan şoför koşuyor. Engelli rampasına elini atan yok. Bu duruma tanıklık edenler arasında ojeli tırnakları kırılmasın, eli kirlenir diyenler. Onlar da sus pus ve camdan bakma durumları.
Otobüse binenler arka bölümlere adım atmayınca, sıklıkla gırtlak tüketen şoför oluyor, “Rica ediyorum, lütfen arka sıralara doğru ilerleyelim” küçük bir kıpırdanma oluyor çünkü arkadaş klimanın altında serinliyor adım atmaktan kaçınıyor. “Ne yapalım milletin üzerine mi çıkalım?” homurdanmaları. Aslında bu “İlerleyelim!, Orta sıraları dolduralım” seslenişlerine artık yeni bir uygulama getirilmeli. Teknoloji ve teknik alt yapısı müsait bu durum için aslında. Sürücünün önünde bulunan bir butona basılacak ve kasetten bu seslenişler olacak. Nasıl olur amma!.. Valla güzel olur. Fıstık gibi olur hem de. Sürücü de kimseyle muhatap olmadan bu seslenişi yapmış olur.
Öte yandan Antalya’da tramvay hayatımıza gireli birkaç yıl oldu hala kullanmasını öğrenemedik. Duraklardaki indi bindilere bakmanız yeterli olacaktır. Tramvay durağa geliyor, dışarı çıkmak isteyen yolcu da dışarıdaki de aynı anda kapının düğmesine basıyor ki tam bir trajedi. Kapı üzerindeki düğme tam yeşil renk alıyor ki olur mu hiç “Ben açacağım ben açacağım” komedisi. Zor da olsa kapı açılıyor asıl mücadele tam da burada başlıyor çık dışarı çıkabilirsen gir içerisi girebilirsen tam bir kargaşa. Olması gereken tramvaydakilerin rahatlıkla dışarıya çıkmalarına müsaade edilmesi. Kapıdaki resim de bunu gösteriyor zaten. Önce inecek olanlara yol verilmesi gerekiyor. Vatman bu durum karşısında haliyle bir şeyde yapamamakta. Yani velhasıl biraz saygı, biraz hoşgörü ve bu şehrin özü kimliğini yansıtmalı herkes.