Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz’un bir milat olmasını istiyorum. Bu nedenle bir kereye mahsus olmak üzere şahsıma yapılmış hakaretlerden dolayı açmış olduğum tüm davaları geri çekeceğim” dedi ve gerçekten de milat olacak bir adım attı. Erdoğan, önceki gün bir TV’deki röportajında da sözkonusu davaların geri çekilmesi noktasında hukukçulara gerekli talimatları verdiğini açıkladı…
Atasözlerini çok önemserim. Hiçbiri boşa söylenmiş sözler değildir çünkü. Örneğin, ‘Bir musibet bin nasihatten ileridir’ sözü şu son günlerde yaşadıklarımızla birebir örtüşmüyor mu ? 14 Temmuz’da başlayan ve 15 Temmuz’da büyük Türk milletinin şanlı direnişi ile son bulan kanlı darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar başka hangi cümle ile bu kadar güzel açıklanabilir…
Çok değil darbe girişiminin hemen öncesine kadar birbirleriyle adeta kanlı bıçaklı diyaloglar kuran, birbirlerini görmeye bile tahammülleri olmayan siyasetçiler bugün vatanın bekası, milletin birliği noktasında nasıl el ele, omuz omuza veriyorlar…
Demek ki özlemini duyduğumuz bu tablo için böyle bir musibet gerekiyormuş. 237 şehit, yüzlerce yaralımız var. Çok büyük bir kayıp. Yüreklerimiz kanıyor elbette. Fakat kazancımızın ne kadar büyük olduğunu da idrak etmemiz lazım.
Hep söyledik, köşelerimizden yazdık. Bu ülkede bir şeylerin yoluna girmesi için öncelikle siyaset dilinin yumuşaması lazım. Siyasetçiler toplumun aynası çünkü. Onlar ne kadar kavgalı olursa, tabana da aynı şekilde sirayet ediyor. Siyasetin millete hizmet için bir araç olduğu gerçeği bu yüzden hep göz ardı ediliyor.
Farklı düşünebilirsiniz ki, düşünmelisiniz de. Demokrasinin gereği de zaten budur. Ancak farklı düşünmek karşınızdakiyle savaşmanızı, saldırmanızı, hakaret etmenizi gerektirmez. Bugüne kadar yaşananların toplumu bölmekten, kamplaştırmaktan öteye gitmediğini hepimiz gördük/görüyoruz. Onun için 15 Temmuz’u bu anlamda da çok önemsemek lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi yaşanan bu süreci bir milat haline getirmek ülkemizin geleceği adına en önemli olgudur. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın attığı adımı son derece olumlu buluyorum. Şimdi sıra muhalefet partilerinde. Muhalefet de bu adıma gerekli karşılığı vermeli ve 15 Temmuz’da başlayan bu ‘siyasi barışa’ katkısını koymalıdır.
Her şeyden önce siyasette karşılıklı hakaret eylemi artık son bulmalı diye düşünüyorum. Her zaman söylediğimi bir kez daha tekrarlayacağım; Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Bakanları sevmeyebilirsiniz. Onların düşüncelerini paylaşmayabilirsiniz lakin bu, size hakaret etme, küfür etme hakkı vermez…
Bu ülkenin yöneticilerine küfrü, hakareti bu ülkenin bir vatandaşı olarak kabul etmem asla mümkün değildir. Sevmediğiniz, fikriyatına katılmadığınız yöneticileri değiştirmenin yolu, bugün hemen herkesin sımsıkı sarıldığı demokrasiden geçiyor.
Gider sandığa kimi istiyorsanız ona oy atarsınız…
Bunu yapmıyor ya da yapamıyorsanız o zaman bu meydanları doldurup bayrak sallamanın, sloganlar atmanın, ‘demokrasi nöbeti’ tutuyorum diye hava atmanın hiç ama hiç anlamı olmaz…
İyi haftalar