Yıllardır alıştık. Alıştırıldık daha doğrusu…
Her seçim sonrası iğneden ipliğe bir zam furyası gelir.
Filmlere dahi konu olmuştur. Malum rahmetli Kemal Sunal çok hicvetmiştir bu durumu.
Yıllardır izlediğimiz filmi bir kez daha izlettiler, yine bizi yanıltmadılar. Öncesi ve sonrasıyla aylarca süren seçim atmosferi yerini zamlara bıraktı. Gün geçmiyor ki yeni bir ürün ya da hizmete zam gelmesin. İşçiye, memura, emekliye maaş zammında kılı kırk yaranlar, iş ürün ve hizmetlere zam yapmaya gelince alabildiğince bonkör davranıyor. Son örnek elektriğe yapılan zam. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 1 Temmuz 2019’dan itibaren geçerli olacağını duyurduğu yeni elektrik tarifesine göre, konut faturalarına yüzde 15 oranında zam yansıyacak. Bu son zamla birlikte 30 Haziran 2018’den bu yana toplamda yüzde 41.9 oranında zam yapılmış oluyor. Yani ortalama ayda 100 TL fatura ödeyen vatandaşın bu bir yıllık artış sonunda fatura bedeli 142 TL’ye yükselmiş oldu…
Oh ne ala memleket. Emekli maaşına bir yılda yapılan artış yüzde 15’i geçmezken, elektriğe yılda yüzde 42 zam…
Hepsi neyse de, iletim, kayıp ve kaçak bedellerini de içeren Dağıtım Bedeli‘ne bile yüzde 7.3 oranında zam yapılmış olması gerçekten akıllara zarar. Kullandığı elektrik kadar, ‘Dağıtım Bedeli’ adı altında abuk subuk şeylere ödemek zorunda kalan ve bu yüzden muzdarip olan vatandaşın yarasına bir avuç tuz basmak gibi bir şey bu…
Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hesaplamalarına göre; 4 kişilik bir ailenin asgari geçim standartları için aylık tüketeceği elektrik enerjisi miktarı 230 kilovatsaat (kWh). Bu hesaba göre, 4 kişilik ailenin ortalama faturası yüzde 15’lik zamla birlikte, 142.2 TL`ye yükseliyor. Net asgari ücretin 2020 TL olduğu düşünülürse, asgari ücretli yurttaşlar aylık maaşının yüzde 7`sini elektrik faturalarına ayırmak zorunda kalacak. Ve bu faturanın sadece yüzde 50,9`u enerji bedeli. Kalan yüzde 29.7`si ‘Dağıtım Bedeli’, geriye kalan yüzde 19.3`lük bölümü de çeşitli fon ve vergilerden oluşuyor. Daha açık ifadeyle, 142.2 TL olan elektrik faturasının 72.4 TL`si enerji bedeliyken, 42.3 TL`si dağıtım bedeli, geriye kalan 27.5 TL ise fon ve vergilere gidiyor…
Yerel seçim kampanyasını elektrikte ve doğalgazda indirim müjdesiyle başlayan siyasi erk, şimdi tam tersi bir refleks ortaya koyuyor. Her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Her geçen gün kazandığımız üç beş kuruş eriyor. Gelir yerinde sayarken, gider kalemleri hızla artıyor. Tabi elektrik enerjisi tüm sektörler için temel girdi niteliğinde olduğundan önümüzdeki aylarda tüm mal ve hizmetlerin bir kez daha zamlanması da kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Halbuki, enerjiye erişim temel bir insan hakkı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre fiyatlar herkesin ulaşabileceği düzeyde olmalı. Bunun için de öncelikle enerji yönetimi, kısıtlı kaynakları en iyi şekilde değerlendiren, kamu yararını esas alan siyasi ve ticari müdahalelerden uzak bir yapıya bırakılmalı.