Yaklaşık 36 yıl sonra Türkiye, unuttuğu, geride bıraktığı bir kavramı yeniden hatırladı. Gözünü kan bürümüş bir takım hainler darbe girişiminde bulundu 15 Temmuz’da. Çok amatörce, hatta aptalcaydı yaptıkları. İlk haberler duyulduğunda ekran başına koşan ve geçmişte darbe görmüş yaş grubu daha ilk anlarda anlamıştı aptallıklarını.
‘Böyle darbe mi olur’ diyenlerin sayısı bir hayli fazlaydı.
Kim bilir belki de ilahi güç ellerini ayaklarını birbirine dolamıştı. Nitekim kısa sürede çözüldüler. Şimdilerde bir bir saklandıkları inlerinden toplanıyorlar...
15 Temmuz’da yaşananlar son derece ürkütücüydü ancak sonrasında yaşananlar da bir o kadar ürkütücü ve tiksindirici. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meydanlara çağrısının ardından sokaklara akın eden binlerce vatandaş darbe girişimcilerine unutamayacakları bir ders verdi. Tankların üzerlerine çıkarak, gövdelerini siper ederek bu girişimi önlediler. Bu güzelim ülkeyi karıştırmak, kaos yaratmak isteyen mihraklara kelimenin tam anlamıyla bir demokrasi dersi verdiler. Siyasetçiler dahi uzun zamandır görmediğimiz, özlem duyduğumuz birlikteliği sergilediler. Başta MHP ve CHP olmak üzere tüm partiler hükümetin yayında olduklarını açıklayarak alkışlanacak tavır ortaya koydular ve darbe girişimcilerinin hevesini kursağında bıraktılar.
Buraya kadar tamam ama meydanlara akın eden kalabalığın içerisinde bazı karanlık ruhlu yaratıklar demokrasi adına bu son derece örnek gösterilebilecek şanlı direnişe leke sürecek hareketlerde bulundu.
Televizyonlarda dehşetle izledik.
Sadece aldıkları emirleri yerine getiren ve çoğu olan bitenden habersiz nice Mehmetçik, silahını bırakıp teslim olduğu halde, bastırılmış duyguları dışarıya yansıyan bu sadist mahluklar, ellerine geçirdikleri her şeyle saldırdı. Gözleri dönmüş şekilde yerde yatan askerleri kan revan içinde bıraktı. Zafer kazanmış kumandan edasıyla üzerlerinde tepindi. Mehmetçik, “Abi benim bir şeyden haberim yok, no’lur vurma” diye gözyaşı dökerken canavar ruhlu psikopat, ağzından salyalar akıtarak elindeki kemeri hoyratça vurmaya devam etti.
Gözlerimize inanamadık, şok olduk, kahrolduk. Sanki o üzerinde tepindikleri çocukların anne babaları yok, sanki onlar davul zurnayla vatan görevine gönderilmiş ana kuzuları değil…
İçimiz kabardı, midemiz bulandı izlerken.
Sadece ve sadece emirlere uyması öğretilen askerlere sözde demokrasi adına işkence eden bu caniler kimdir, nereden gelmişlerdir bilmiyorum ama bu kişiler mutlaka bulunmalı ve cezalandırılmalıdır…
Darbe girişimcilerine hak ettikleri ceza elbette verilmelidir. İktidarın bu saatten sonra en önemli sorumluluğu budur. İkinci büyük sorumluluğu da bir takım hainlerin oyununa kurban edilen günahsız Mehmetçiklere işkence eden bu cani ruhlu yaratıkların çıktıkları gayya kuyusuna geri gönderilmeleri olmalıdır. Çünkü yaptıklarının hiçbir izahı, savunulacak yanı yoktur. Bu kişilerin yaptıklarının PKK veya IŞİD militanlarından farkı yoktur.
Vatan görevi için ellerine kına yakıp gönderdikleri evlatlarını psikopat ruhlu canilerin ayakları altında gören anne babaların yüreğini başka türlü soğutmak mümkün olmayacaktır.