FETÖ’cüler bir bir itirafçı olmaya başlayınca 40 yıl boyunca devletin kılcal damarlarına kadar nasıl sızdıklarını, ‘himmet’ adını verdikleri toplantılarla bugün katrilyonlarla ifade edilen devasa serveti nasıl elde ettiklerini anlıyoruz…
Malatya’da gözaltına alınan ve itirafçı olan FETÖ’cü Mehmet Tanrıverdi, ilk kez Turgut Özal Lisesi’nde 400 kişinin katıldığı ‘himmet’ toplantısına katıldığını belirtirken, “Toplantıya İstanbul’dan gelen Ali Rıza T. ‘himmet listesini ahirette direkt peygamber efendimiz kontrol edecek’ dedi. Masaların üzerine paralar bırakıldı. Kadınlar yüzüklerini, bileziklerini verdi” demiş. Aynı soruşturmada işadamı M.T. de, “Sohbetlerde Kur’an okunmaması, sürekli Fethullah Gülen’den bahsedilmesi isteniyordu. Ayrıca çok abartılı ve uzun süreli ağlama seansları yapılıyordu. Bir sohbet hocası Fethullah Gülen’in cehennemin kapısı önünde durup kendi cemaatine iğne ucu kadar yardım etmiş kişililerin cehenneme girmesine izin vermeyeceğini, cennete alacağını anlattı” diye anlatmış himmet toplantılarını.
Hatırlıyorsunuz değil mi ‘ağlak imam’ın zaman zaman televizyonlarda veya sosyal medyada yayınlanan videolarını. Burnunu çeke çeke gözyaşlarını akıtarak sözüm ona vaazlar verirdi. Himmet toplantılarında da ‘ağlama seansları’ yapıldığına göre demek ki bu bir toplu hipnoz yöntemi. Meğer gözyaşlarıyla hipnotize edip cennet garantisi vererek trilyonlarına trilyon katıyormuş hain…
Ortaya çıkan bu detaylar hükümeti örgütün finans kaynaklarına yöneltti doğal olarak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür yapıların finans kaynağı olmadan başarılı olamayacağını vurgularken; “FETÖ’ye verilen her kuruş bu millete sıkılmak üzere namluya sürülmüş mermidir” diyor. Örgüte mali yardım yapanları affetmeyeceklerini söylüyor.
Nitekim koca koca holdinglerin, servetlerinin hesabını bilmeyen nice zenginlerin bu yıllardır bu yapıya para akıttıkları hep konuşulurdu. Şu sıralar tek tük gözaltına alınan işadamlarına, holding yöneticilerine öyle görülüyor ki önümüzdeki günlerde daha bir çoğu katılacak.
Öte yandan FETÖ soruşturmasının eksik kaldığı bir diğer noktaya, siyasete de el atıldı. Öyle ya, devletin her kademesine sızan bir yapının siyaseti teğet geçmesi mümkün mü. Özellikle geçmişte yakın ilişki içinde oldukları AK Parti bu anlamda en fazla irdelenmesi gereken parti. Nitekim AK Parti’nin önemli 4 ismi hakkında ‘örgüt yöneticiliği’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu.
Bu daha başlangıç…
Ardından kimlere, nerelere sirayet edecek göreceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bunlar buzdağının görünen kısmı’ diyor ki, son derece haklı. 40 yıllık bir yapılanmanın 20 günde tümüyle çökertilmesi, tüm uzuvlarının ortaya çıkarılması çok zor. Ancak artık bu yola girildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatına kasteden bu yapıyı tamamen ortadan kaldırmakta kararlı. Bugün itibarıyla milli irade de arkasında. Gerisi polisin, yargının işi. Dikkat edilmesi gereken tek şey intikam hissiyle değil adaletle davranmak. Kurunun yanında yaş da yanmamalı.
Çünkü adalet terazisi şaşarsa bugün topyekün destek veren milli irade yarın ansızın arkasını dönebilir…