Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Yılmaz Karaca, “Gazeteciler sahipsiz değil” demiş. Karaca, önceki gün çalıştığı gazetenin önünde iş çıkışı birkaç kişi tarafından darp edilen meslektaşımız İdris Özyol için yaptığı açıklamada söylemiş…
“Bunlar beyhude eylemlerdir. Gazeteciler sahipsiz değildir ve bu tür çirkin saldırılara boyun eğmezler. Özyol'u darp ettikten sonra öylece orada bırakarak olay yerinden kaçarak uzaklaşanlar, aslında gazetecilerin kaleminden korkanlar ve özgürlüğe düşman olanlardır. İşini yapmaktan başka derdi olmayan meslektaşlarımız asla yalnız değildirler ve bu türden çirkin saldırılara boyun eğmezler. Kınıyoruz ve saldırganların yakalanarak cezalandırılmalarını talep ediyoruz” şeklinde ifade etmiş tepkilerini.
TGF Başkanı Karaca’nın söylediklerinden sadece “Gazeteciler sahipsiz değil” kısmına katılmıyorum. Tam tersi, ‘gazeteciler bu ülkede en sahipsiz kesim’ diye de iddia ediyorum.
Önceki gün İdris Özyol’un başına gelenlerin benzerleri onlarca, yüzlerce meslektaşımızın da başına geldi/geliyor. Yıllardır öldürülenler de oldu, yaralanan, sakat kalanlar da. Küfür, hakaret yemeyen gazeteci zaten yok gibidir.
En kolay şeydir gazeteciye küfretmek, saldırmak, iftira atmak, kara çalmak…
Herkes gazetecinin kendisini mutlu etmesini bekler ama ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilir gazeteciler. Kaldı ki birilerine yaranmak gibi bir misyonları da yoktur…
‘İyi’ bir şeyler yazdığında baş tacıdır (!). Azıcık bir zülfi yare dokunuversin anında hedef tahtasına dönerler.
Gazetecilerin kaderidir bu.
Daha doğrusu kader haline getirilmiştir…
Bakmayın siz aksini söylemelerine, gazeteciler sahipsizdir kardeşim.
En kolay işten çıkarılan emekçi kesimi gazetecilerdir mesela…
Patronun, bir yöneticinin iki dudağı arasındadır geleceği. Hazan yaprağı misali rüzgarda bir o yana bir bu yana savrulur dururlar.
Bu ülkede kamuda en alt kademede görev yapan bir işçi/memur bile emeklilik tazminatı alırken, zırt pırt işten çıkarıldıkları için kıdem tazminatları hiç edilen tek emekçilerdir gazeteciler.
Gazeteciler sahipsizdir. Tüm gazeteciler de bunu bilir ve bildikleri için de birbirlerine sahip çıkmaya çalışırlar. Kınamalar, tepkiler, protestolar bu yüzdendir işte.
Amaç ‘Bir ve beraberiz, güçlüyüz’ görüntüsü verip bazı mekanizmaları harekete geçirebilmektir aslında.
Gerçi son yıllarda bu birlik ve beraberliğimize de gem vurdular. ‘Şucu, bucu, şunun yanında ötekinin uzağında’ diye bölüp paramparça ettiler sektörü.
Artık böylesi saldırılarda dahi topyekün bir araya gelinemiyor, tek yumruk olunamıyor maalesef.
Gazeteciler sahipsiz kardeşim.
Kim ne derse desin bu böyle.
Gazetecilerin sahibi yine ve sadece gazeteciler…